tours estambul ve allah bilgileri70
sizlere bugün en güzel yzıları yazan tours estambul diyorki bulunduğu bir ağaçta gördüm. Birine ben oturdum, ötekin^ \ (aleyhisselâm) oturdu. Öylesine yükseldim ki; doğu ve batını^ kapandı. İsteseydim göğe dokunabilirdim. Gözümü bir çeviM^Sı rail’i (Allah) korkusundan bitkin bir halde gördüm. İşte o inanç üstünlüğünü fark ettim. Ondan sonra bana gök kapısıinanç ustunıugunu tara euım. v^nuan sonra oana goK Kapısı açıJ \ A’zam’ı gördüm. Perde indirildi. Sanki bir yakut ve inci idi„ Nr
Sonra Allah (c.c.) bana dilediğini vahyetti.” (531).
Ali b. Ebî Talib (radıyallahu anh)’dan :
Allah (c.c.) Resûlüne (sallallahu aleyhi ve sellem) ezanı öğretrt,p, ettiğinde, O'na Cebrail (aleyhisselâm) Burak adında bir hayvanı ge(j \
binmeye koyulunca, (hayvan) çekingen davrandı. Bunun üzerine >
(aleyhisselâm) ona: Allah ’a yemin olsun ki;
— Sakin ol, Allah katında Muhammed (sallallahu aleyhi ve selle daha itibarlı olan hiçbir kul sana binmemiştir, dedi. Nihayet on^’^
Rahmanı vely eden hicaba kadar geldi. Orada dururken Hicab’t?!'| Melek çıktı ve Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) sordu:
—Ey Cibril, kimdir bu? Cebrail (aleyhisselâm) cevab verdi;
—Seni Hak ile gönderene yemin olsun ki, en yakın olan benim rağmen yaratıldığım günden beri bu meleği görmedim. Ancak görüyorum.
Melek dedi:Allahü ekber, Allahü ekber!
— Kulum doğru söyledi; ben en büyüktüm, ben en büyük’üm!”M^
“— Eşhedu en lâ ilahe illallah!” dedi.
Kendisine şu mukabelede bulunuldu:
Kulum doğru söylemiştir. Benden başka ilâh yoktur!” Ezanın geri kalan kısmında da böyle anlatılmıştır. Ancak (Hayyeale» Jâh. Hayye alel-felah..) kavline cevab zikredilmemiştir. Dedi ki; I
“Sonra melek, Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’inelindentı^ tup öne geçirdi; içlerinde Adem ve Nuh (aleyhisselâm)’ın dabulundıiî tüm gök ehline imamlık yaptı.“ (532).
Ehu Ca Yer Muhammed b, Ali b. el-Hüseyin dedi ki:
“Allah, Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'gök ve yer e üstünlüğünü ikram etmiştir.’^ (533).
(531)tmam Bezzar; Müsned’inde, İmam Beyhakî, eserinde Enes (r.a.) tahriçe
(532)İmam Bezzar; Müsncdü’l- Kebir'indc, İmam Ali (if.v.)'dcn lahrit; eylediğini Kaadılya sında kendi açıkça yazmıştır.
Bu hadîsde geçen (Hicap) sözü, mahlûk hakkındadır. Hâlık hakkında de-ğil...
Çünkü mahçup olan (perdelenen) kullardır Allah değil. Onu hiçbir şey per-delcyemez. Çünkü perdeler mukadder ve mahsus olan şeyleri ihata ederler, [sle var ki: Onun mahlûkatın gözlerine, gönüllerine ve idraklarına hucbu (görünmemesi) dileği ile olur, yani nasıl dilerse öyle olur. Ne zaman dilerse o zaman olur. Nitekim kâfirler hakkında:
“Hayır (inanmazlar) şüphesiz ki onlar o gün Rableri(ni görmek)den katiyen mahrûmdurlar.” (534), buyurulmuştur.
Yine bu hadîsteki (Perdeden bir melek çıktı) sözü şöyle yorumlanmalıdır: Kendi azamet ve sultanını, melekût ve ceberutundan akıllara durgunluk verecek yönlerini ittila etmekten melekleri ve diğer insanları meneden bir hicap çekilmiştir. Nitekim hadîsin devamındaki Cebrail (aleyhisselâm)’m şu sözü bunu isbatlamaktadır:
“Yaratıldığım günden bu yana hiç görmediğim bir melektir bu!’\ İşte bu, perdenin zat-i ilâhiyyeye mahsus olmadığını isbatlamaktadır. Yine Ka ’b ’m ‘ ‘Sidre-i Müntehâ 'ya'' yaptığı tefsiri de buna delâlet etmektedir: “Oraya meleklerin ilmi uzanır ve orada Allah’ın emrini bulurlar. Onların ilmi orayı (Sidre-i Müntehâ’yı) kati’yen aşamaz.”
(Rahmanı velyeden) kavline gelince: Bu da, muzafın hazfıne hamledilir, yani (Rahmanın arşını velyeden) demektir. Yahut da büyük âyetlerinden yada marifetlerinin hakayıkı belirten ana prensiplerinden herhangi bir şeyi demektir. Ki bunun gerçek mahiyetini yine kendinden başkası bilemez. Nitekim muzafın hafzı yani bazı yerlerde câizdir: (Köye sorun) (535) meâlin-deki âyette olduğu gibi. Bunun asıl anlamı: (Köy ehline sorun!)'dur.
“Perde arkasından kendisine şöyle denildi: Kulum doğru söylemiştir. Ben en büyüğüm!” kavline gelince;
Zâhiri anlâmı şu merkezdedir: Bu makamda Allah’ın sözü duyulmuştur. Lâkin perde arkasından... Nitekim bir âyette bu hakikat açıklanmıştır:
“Bir vahy ile, ya bir perde arkasından, yahut bir elçi gönderip de kendi izni ile dileyeceğini vahyetmesi olmadıkça, Allah’ın hiçbir beşere kelâm söylemesi (vaki) olmamıştır. Şüphesiz ki. O, çok yücedir, mutlak bir hüküm ve hikmet sahibidir.** (536).
Yani perde arkası demek, Allah onun gözünü perdelemiştir ve kendisir ona göstermemiştir, demektir. "Muhammed (saJlallahu aleyhi ve sellen Rabbinigörmüştür! ” sözü şayet sahih olursa, bu, hadîsin bu kısmında d ğil, bundan sonra veya önceki kısımlarda yer almıştır. Gözünden perde k; dirilip cemal-i İlâhiyi müşahade etmiştir. Allahu â’lem.
PEYGAMBER (SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM)’İN İsı>* RUHU İLE Mİ YOKSA CESEDİ İLE MI VAKİ OLMUŞTiju,*»!
Selef ve halef âlimleri bu hususta üç ayrı fikir serdettiler: a) İsra ve mi’raç hâdisesi ruhen (yani uykuda rüya görmek surctiyu olmuştur. Peygamberlerin rüyası gerçektir ve bir nevi vahiydir. Bund kimsenin ihtilâfı yoktur. Bu görüşü Muaviyc (radıyallahu anh) (537) sjA muştur. İmam Hasen (radıyallahu anh)’den de nakledilmiştir. Ancak J'' hur olan İmam Hasen (radıyallahu anh) ’den bunun hilafının hikâye edd ^
“Ben Mescid-i Haram’da olduğum halde uyandım...” (542) cümk | siyle bitmektedir..
b)Onun İsra'sı cesetle ve uyanık olduğu halde vukubulmuştur. Bugeı çektir. Selef âlimleri ile Müslümanlar’ın çoğunluğu bu kanaattedirler,İt Abbas, Cabir, Enes, Huzeyfe (543), Ömer, Ebu Hüreyre, Malik b.Sa’sail Ebu Habbe el- Bedri, İbn Mes'ut (radıyallahu anhüm) Dahhâk, Saidb,Cy| beyr, Katade, İbni'l- Müseyyeb, İbn Şihab, İbn Zeyd Haşan, İbrahim,k rûk, Mücahit, İkrime, İbn Cureyc (rahmetullahi aleyhim) bu fıkirdedirkı j
(537)Hz.Muaviye (r.a.)'den bu reyini İmam İbn İshak ve İbn Cerirü'l- Taberî rivayeletmişle*i
(538)Hasen-i Basri: Tabiinin büyük zühhad ve imamlarındandır (rahimehullah).
(539)İsra Sûresi, âyet: 60 ”
(540)Hz. Ali (r.a.) 'dan İmam Cerirü 7- Taberî ve İbn İshak rivayeti tahriç etmişlerdir.
(541)513, 515, 516 No.lu lahriçlere bakılabilir.
(542)541. No.lu dipnotta anılan lahriçlere bakılmalıdır.
(543)İmam Ahmed b. Hanbel; Müsned’e H(izeyfelü‘l-Yemâni’den tahriç etmiştir.Iİ4 V4V. L/UNJUl. IİJİCUII İİ4UCJİ, ııııaıu lUll
Hanbe] (rahımehümullah) ve Müslümanlardan büyük bir topluluk aynı görüşü savunmaktadırlar. Fukaha, muhaddisler, mütekellim ve müfes-sirlerden müteahhirînlerin görüşü de bu merkezdedir.
c) İsra (Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa ya gitmesi) uyanık olduğu halde cesetle, göğe yükselmesi (Mi’rac) ise ruhla olmuştur.
Bu fikirde olanların başlıca delili konu ile ilgili olan şu âyet-i kerimedir;
“Kulunu (Muhammed aleyhisselâmı) bir gece Mescid-i Haram’dan (alıp) Mescid-i Aksa’ya kadar götüren (zât-ı ecelle ve â’lâ her türlü na-kıysalardan) münezzehtir.’’ (544).
Diyorlar ki, Resûlünü övmek ve şerefini insanlar nezdinde yükseltmek amacı ile Allah (c.c.) onu Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya. yürüttüğünü beyan etmiş, yürüdüğü yolun Mescid-i Aksa’da bittiğini (yani orada nihayet) bulduğunu açık ve pek seçik olarak bildirmiştir. Eğer oradan öte bir yolculukta bulunsaydı; onu daha da övmek ve şerefini yükseltmek için mutlaka beyan buyururdu.
Sonra bu iki fırka aralarında ihtilâf ettiler;
Beyt-J Makdis’de namaz kıldı mı, yoksa kılmadı mı? diye...
Enes ve diğer bazılarının naklettikleri hadîste orada namaz kıldığı anlatılmaktadır. Huzeyfe b. el-Yeman bunu kabul etmedi ve dedi ki; “Vallahi
dönünceye kadar Burağın sırtından inmediler.” (545).
Kaadı İyaz (Allah onu muvaffak kılsın!) dedi ki; Bu konuda gerçek vç sahih olan (görüş), “O, hem ruhen, hem de ceseden vâki olmuştur” görü şiidür inşallah! —yukanda gösterilen— gerek âyet, gerekse hadîsler ve (bur lardan anlaşılması gereken mânâlara dair söylediklerimiz) bunu isbal elmel tedir. Zahirî ifade ve hakiki anlamdan tevile, ancak imkânsız olan hallere baş vumlur. Cesediyle uyamk halde /sra’ında herhangi bir imkânsızlık yo tur. Çünkü bu olay uykuda ceryan etseydi Allah;
(Kulunu ruhu ile yürüttü) derdi, (Kulunu geceleyin yürüttü) buy mazdı.
Böyle (rüyada meydana gelen bir olayı) kâfirler de (akıldan Uz^u^'(5^, lerdi), (olabilir) derlerdi. Müslümanlardan imanları henüz kökleş^ı^ lar da irtidat etmezlerdi. Çünkü; böyle bir şeyin rüyada ceryan za mahal olmaz. Onlar bu itirazı, hadîste anlatıldığı gibi ruhen
cetyan ettiğini duydukları zaman yapmışlardır. Çünkü onlar lallahu aleyhi ve sellem)’in mübarek ağzından, Beyt-i takdis enbiyaya namaz kıldırdığım, —Enes*\n rivayetinde olduğu gibi,^ (aleyhisselâm)'a “Yanındaki kim?" diye sorulduğunda, diye cevap verdiğini, göklerde peygamberlerle karşılaştığını, onlarj!!^^'^V geldin, merhaba deyip hayr duada bulunduklarını, Mi’raç’ta nanı edildiğini, Musa (aleyhisselâm)'\a olan konuşmalarını, diğer rivaye(^^'’'^ latılan, “Cebrail (aleyhisselâm) gelip elinden tuttuğunu, semaya o nt, semada en yüksek kalemlerin seslerini duyduğunu, Sidre-î Afü ’ vasıl olduğunu, Cennete girip dolaştığını ve orada gözleri kamaştırao)î[ lara durgunluk verecek birçok olaylara şahit olduğunu” dinlemişi bir türlü akılları almamıştır (küffârm)... Eğer bütün bu anlattıklan? olsaydı, itiraz
“Bu, göz görmesidir. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve se/lem) ile görmüştür, bir rüya değildir.’^ (547a).
İmam Haşan'dan:
“Ben odada uyurken Cebrail bana geldi. Ökçesiyle bana kalkıp oturdum. Bir şey görmedim, tekrar yatağıma döndümZ üç kere zikretti—. Üçüncüsünde (şöyle devam etti): Kolumdan tuttuj beni Mescid’in kapısına çekip (götürdü). Orada bir Dâbbe ile karsılar tim. Ondan sonra Burak haberini anlattı.’’ (547b).
Ümmü Hâni (548) (radıyallahu anha)'dan:
(546)imam Buharı: Sahih. Kilabu Menakıbi’l-Ensar. Babu’l- Mir'ac'da Abdullah b. Abbas (nite manj'dan. Kitabu Tefsiri’l-Kur’ân, Tefsiru Sureli İsra (Beni İsrail) Babu: “VemaCa'alna't Ru)#| Üriynake...” de yine Abdullah b. Abbas (r.anhüma)'dan, İmam Tirmizî; EbvabuTefsiru'l ta» Tefsiru Süreli’l-İsra’da 3133 No. ile yine Abdullah b. Abbas (r.a.)’dan tahriç etmiştir.
(547)Zira uykuda herke.sçe görülebilmesi mümkündür. Herkes rüyada semaları aştığını voi'®*
hayretler verecek şeylerle karşılaştığını görebilir. (Mütercim). , ,
(547a) İmam Ebu Ca 'fer; Cerirü’l- Taberî, Tefsir’inde İbn İshak Siyer’inde Hz. Haşan (r a)'"’ tahriç etmişlerdir.
(548)Ümmü Hâni; Peygamberimizin amcası Ebu Talib Hz.Merinin kızıdır. Ad>