guia de estambul ve modern islam45

guia de estambul ve modern islam45

 guia de estambul en güzel bilgileri yazan guia de estambul dediki Ancak Islahat Fermam döneminde hızlanan modernleşme süreci, teorik temellendirme ihtiyacını gündeme getirdi. Tanzimat’ın ilk aşamasını oluşturan Mustafa Reşid Paşa ve dönemine hep olumlu atıf yapan Yeni Osmanhlann fikri muhalefeti de bu dönemde başladı.
Buna göre "reformizm", pragmatik ve siyasî yönelişli bir yenilik hareketi olarak, yeni ve kapsamlı bir düşünce tarzını ifade eden “modernizm"den ayrılmaktadır. Oysa bunların zaman zaman yanlış bir şekilde birbirlerinin yerine kullanıldığı göıailmektedir. Örneğin Kerr (1966)'in kitabında olduğu gibi İngilizce edebiyatta, zaman zaman "İslam modernizmi” yerine “İslâmî reform veya reformizm" kavramları da kullanılmaktadır. Oysa her reformist modernist, her modernist de reformist değildir. guia de estambul Reformizm, temelde pragmatik yönelişli olduğu için Tanzimat'a kadar ulema,
cemaatin varlık alanını oluşturan ülke ve devletin kurtarılması için araç olaralc görülen reformlara onay vererek sorgulamamıştı. Amaç, “Hasta Adam”a başka bir kimlik ve ruh vererek yeniden inşa etmek değil, sadece onu tedavi ederek eski sağlığına kavuşturmaktı. Bu bakımdan Mustafa Reşid, Mehmet Ali, Ahmed Cevdet, Tunuslu Hayreddin ve Midhat gibi paşaların çoğu “reformist” kategorisinde düşünülebilir.
"Siyasî, pratik değişiklikler" yanında “fikirlerin uygulanması”, reformizmin ikinci anlamı olarak alınabilir; bu manada reformizm, “modernizmin pratik boyutu” olarak düşünülebilir. Modernistler, kafalarındaki düşünceleri somut projeler şeklinde hayata geçirme, uygulama fırsatı buldukları takdirde reformist olarak da görülebilirler. Örneğin modernist Abduh, 1899 yılında Mısır müftüsü olduktan ve bazı idari makamlarda görev aldıktan sonra dinî ve adlî kurumlanıl ve Ezher başta olmak üzere eğitim kurumlannın reformu ile projelerini hayata geçirme fırsatı bulmuştu (Gesink 2000, Hourani 1993: 134-5). Diğer taraftan Namık Kemal de 1876 yılında Midhat Paşa ve Ohannes Efendi gibi kişilerle Kânun-ı Esâsî hazırlık komisyonunda çalışmıştı. Keza Mısır modernistlerinden ilham alan Kazan Türklerinde modernist fikirlerle toplumsal reform programları el ele yürümüştü (Kanhdere 1997); bu yüzden onlar, hem modernist, hem de reformist sayılabilirlerdi. Sonuç olarak modern dönemde “ıslah” kavramı, birincisi, çoğul şekliyle (ıslâhât) sahici anlamını kaybederek "modemizasyon”a, İkincisi, kavramın İngilizce karşılığı olarak kullanılan “reformizm” de yanlış bir şekilde “modernizm”e dönüşmüştür.
PASİF GELENEKSELCİLİK OsmanlI’da bir taraftan resmî ulemanın tamamıyla devletin adaın.^j
line gelmesi, diğer taraftan popüler ulemanın giderek devletten kopr.," sıyla İslam adına siyasî eleştiri alanı boş kaldı. Bu yüzden ulema, Niza^' Cedit ile başlayan reformlar sürecinde genelde pasif kaldı. Türkiye Cuh,' huriyetinin kuruluşuna kadar uzanacak Osmanlı İmparatorluğuny dönüşüm sürecini başlatan Nizam-ı Cedit’in hazırlık merhalesinde ip Selim’in kalemiye ve İlmiyeden istediği layihalar bu açıdan önernlidi;. Padişah, 1791’de Avustur>'a ile imzalanan Sistova Barış Antlaşmasında, sonra kaçınılmaz olarak gündeme gelen İmparatorluğun yeniden yap, landırılmasma yönelik reform projesinde yararlanmak üzere bu layihalan istemişti. Fakat Karal (1946; 35)’ın da açıkladığı gibi esas amaç, birdi;, teorileştirmeden çok böylesine ağır bir işte sorumluluğu kalemiye ve İlmiyeyle paylaşmaktı.
Padişahın talimatıyla reform tasarısı olarak toplam yirmi iki kişi layiha sunmuştur. Doğal olarak çoğu kalem iyeden oluşan layiha sahiplerinden sadece beşi ulemadan idi. Ancak bunların içinde Rumeli kazaskeri Tatar cık-zâde Abdullah Efendi ve kalemiyeden Ebubekir Râtib Efendi'ninldler en kapsamlı ve etkili layihalar olarak öne çıktı. Râtib Efendi’nin aslında Eylül 1791’de olağanüstü elçi olarak gönderildiği Avusturya’daki gözlemlerinin ürünü olan sefaretname, aynı zamanda reform tasarısı işlevi gördü. Sultanın şura meclislerinde genişçe tartışılan bu analitik ve empirik yönü güçlü iki layihanın içerdiği fikirler, reformlar sürecinde çıkan fer manlar selinde meyvelerini verdi. guia de estambul Shaw (1971: 98)’ın da belirttiği gibi, Tatarcık-zâde Abdullah'ın layihası, geleneksel Osmanlı eğitimi tarafından üretilebilecek en iyiyi temsil ediyordu. Layihasında, İlmî kurumda meritokrasinin iadesi ve padişahın kamuoyunu dikkate alması zorunluluğu gibi yeni ve önemli fikirler olsa da şunu söyleyebiliriz ki o da. “hik-met-i hükümet” esprisine dayalı geleneksel Osmanlı reform zihniyetinin sınırlan içinde kalmıştır.
Ulema, 1807’de Kabakçı İsyanında Yeniçerilerle işbirliği yaparak Ni-zam-ı Cedit’e başkaldırmış, Şeyhülislam Mehmed Ataullah, hocası Mehmed Münib ve İstanbul kadısı Murad-zâde Mehmed Murad ve diğer mollalarla birlikte bir hüccet-i imzalayarak Nizam-ı Cedit reform-
larını "haram bid’atler ve kâfirlerin mezmum taklidi” olarak kınamışlardı (Heyd 1993; 33). Bu, onların kişisel, çıkar amacıyla Yeniçerilerle işbirliği
guia de estambul sundu..