guia de estambul ve modern islam

guia de estambul ve modern islam

 guia de estambul
 evet arkadaslar sizlere en güzel yaızları yazan guia de estambul diyorki Reformizm, çoğu kez İslam modernizmiyle karıştırılarak yanlış kullanılan bir kavramdır. Osmanlıca ve Arapçada “ıslahat" ile karşılanan “reformizm" kavramına, modern dönemde “ıslah" kavramının klasik anlamından farklı bir anlam yüklendiği görülmektedir. Gerek İslam, gerekse de diğer dinlerde reform veya ıslah, özünde bid'aher'm yol açtığı ahlakî yozlaşmaya karşı mücadele anlamına geliyordu (Shapiro 1976). Toplumsal olarak ise ıslah, orijinal modelden sapmayla yozlaşmaya yol açan bid’atlerin giderilmesi, restorasyon anlamına geliyordu;guia de estambul Koçi Bey (ıgSşj’de prototipini bulan Osmanlı ıslahatnamecilerinde olduğu gibi. Bu açıdan temelde restorasyon söylemine dayalı Gülhane Hattı ile başlayan Tanzimat, Osmanlı ıslahat geleneğinin zirvesini ifade ediyordu; amaç, ülkenin kendi geleneğine uygun bir şekilde düzelmesiydi.

Ancak bu dönemde hızlanan tarihin gidişatı, artık değişimi, geleneksel olarak kabul edilebilir sınırları aşan bir noktaya taşıdı. Özellikle Tanzimat’ın ikinci aşamasını başlatan İslahat Fermanı ile modernleşme süreci kendisini kesin bir şekilde hissettirdi. Böylece ıslah, ıslahat o\a.rak çoğullaştırılarak aslında geleneksel anlamının tam zıddı bir anlam kazandı. Önceden bid’ate karşı yapılan ıslah, şimdi tam aksine bid’at=modemlik lehine programlı değişim anlamını kazandı. İslam dünyası genelinde modernleşme hareketini ifade eden bir terim haline gelen ıslah ile artık geleneksel kurumların aslına döndürülerek düzeltilmesinin ötesinde, ülkenin bekası için modern standart ve kurumların benimsenmesi hedeflenir oldu.
Bu değişim, klasik Osmanlı pragmatizmince yabancı ülkelerdeki yeniliklerin gözlemi sonucu İslam’da bid’atın "güzel” sayılan türünün içeriğinin tedricen genişletilmesiyle gerçekleşti. Klasik dönemde pragmatik bürokratlar tarafından fiilen alındıktan sonra reform kararlarının meşru-laştırılması ulemaya bırakılırdı; diğer bir deyişle teori “önden” değil, “arkadan" gelirdi. Genelde 111. Selim ve 11. Mahmud döneminde yürütülen reformlar da bu geleneksel, bürokratik pragmatizm uyannca ülkenin kurtarılması amacıyla gözleme dayanarak yapılmıştı. 111. Selim zamanın-
368 BEDRİ GENCER
da Avrupa’ya gönderilen Ebubekir Râtib örneğinde olduğu gibi, Osmap' otoriteleri daha ziyade reform için rakip Avrupaiı ülkelerin düzenini leyerek model almaya yönelmişti. 111. Selim’in bürokratlarından istedi; layihaların hemen hemen hiçbiri teorik ağırlıklı değildi; bunlar, fikir ve^ menin ötesinde istişare sünneti uyarınca uzun vadede sultanın sorurtılh luğunu paylaşmak için hazırlanmıştı. “Bir şeylerin yapılması gerektiğ, fikrinin resmen kabul edilmesi kadar bu fikrin teorik bir ifadeye kavuşt., rulması da II. Mahmud’un hükümdarlığı sırasında Yeniçeri ocaklarının ilgasına ilişkin fermanda gerçekleşti (Mardin 1996: 194). Şu halde ||) Selim bütün padişahlığı süresince, II. Mahmut ta 1826’ya kadar gelenek sel Osmanh reform perspektifini sürdürdüler. Bu esnada teorik bir pers. pektiften kapsamlı, programlı bir değişim ihtiyacı duyulmamıştı.
Bu sebeple Tanzimat’ın fikrî kaynaklarını araştırmak için oldukça sı nırh bir malzeme mevcuttur. Şerif Mardin (1996: 13, i5)’in de belirttiği gibi, Tanzimat’ın başlangıcında Batılı siyasî filozoflara herhangi bir atıf, lan görülmeyen Osmanh düşünürlerin çoğu, Avrupa’nın akıl hocalığını hissettirmezler. Çünkü XIX.guia de estambul yüzyılın ortalarına kadar Türkiye, Batı Avru. pa’daki entelektüel gelişmenin ana seyrinin dışında kaldı. Tanzimat'ın yegâne siyasî teorisyeni kabul edilen Sadık Rifat Paşa’mn düşünceleri de temelde Osmanh siyasetname ve ıslahatname geleneğince teoriden çol gözleme dayanıyordu. O, düşüncelerini entelektüel arayışla olmaktan çok Ebubekir Râtib gibi büyükelçi olarak atandığı Viyana’da Avustuıya'y gözleyerek, hatta "Avrupa Ahengf’nin mimarı Prens Metternich’in etkisi altında geliştirmişti. Rifat’ın görüşleri, liberal olmaktan çok “aydın despotizmi” tarzında muhafazakâr görüşlerdi. Analizi, siyasî fikirlerinin, çağdaşı 1830’lann Avrupa meşrutiyetçilerinin öne sürdüğü fikirlerden ziyade daha önceki modern Avrupa devletlerini yaratan büyük bürokratlara geliştirdikleri idari reform reçetelerine yakın düştüğünü göstermektediı (Mardin 1996; 202).
Gülhane Hatt-ı Hümayunu’nun ilanından üç ay önce Londra’da İngiliz Hariciye Nazırı Palmerston ile görüşen Tanzimat’ın mimarı Mustafe Reşid Paşa’nın o dönem Avrupa’da geçerli liberalizm akımı hakkmdak fikirlerinin tespiti de kolay değildir. Şerif Mardin (1996: i98)’in bazıipuç larından hareketle gösterdiği gibi Reşid Paşa, temelde Osmanh ile İngi dünyalarının örtüştüğü anayasalcıhk gibi geleneksel bir çerçevede refor düşünmektedir. Onun kısmen Aydınlanma felsefesinin izlerini taşıy bölük pörçük düşüncelerinin hiçbiri, Tanzimat’ın siyasî felsefesinin |
guia de estambul sundu..