guía de estambul ve allah bilgilerim178
sizlere en güzel yaılzrı yazan guía de estambul dediki nevî mehabet kişinin, bilhassa yalanlayanların kalblerine miidhiş bir korku verir. Bunun içindir ki, münkirler ve dinsizler Kur’ân’ı dinlemek istemezler, duydukça veya dinledikçe rahatsız olurlar. Nitekim bu hakikati Allah Isra sûresinde şöyle tescil buyurmuştur;“Andolsun bu (ihtarı) şu Kur’ân’da türlü türlü şekillerde açıklamışızdır. Ta ki iyice düşünüp ibret alsınlar. Halbuki bu onların (haktan) nefret etmelerinden başka hiçbir şeyi artırmıyor.” (800).
Bu bakımdan okuyan kimsenin hemen kesmesini, devam etmemesini isterler (801).
Bu sebeble Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz Kur’ân onu istemeyene güç gelir. Halbuki O, Hak ile batılı ayıran en güzel bir hakemdir!” (802).
MÜ’MİNE gelince:
Mü’min onu dinleyince devamlı olarak heyecan ve dehşete kapılır, okuduğu zaman ona karşı olan meyli ve sevgisi artar, âdeta bir incizab haline dönüşür. Bu korku ve heybet aynca ona sevinç ve ferahlık kazandırır. Cenab-ı Hak bu keyfiyeti şöyle açıklar;
“Rablerine derin saygı göstermekte olanların ondan tüyleri ürperir, sonra da hem derileri, hem kalbleri Allah’ın zikrine (yatışıp) yumuşar.” (803).
“Eğer biz Kur’an’ı bir dağ başına indirseydik, muhakkak ki onu Allah korkusundan baş eğmiş, parça parça olmuş görürdün. Bu misaller (yok mu) işte biz onları, insanlar düşünsünler diye irad ediyoruz.”
Mânâsını ve açıklamasını bilmeyen kimselere dahi bu korkuyu vermesi, bize bunun ancak Kur’ân’a has bir özellik olduğunu bildiriyor.
Bir Nasranî’den mervidir; "Kur’ân okuyan bir adamın yanından geçerken durup ağlamış... Kendisine neden ağlıyorsun, diye sorulduğunda şu cevabı vermiş:
- “Yüreğime indirdiği hüzün ve o muazzam nazminden dolayı ağlıyorum!”.
Onun bu mehabeti birçok kimselere Müslüman olmadan önce de Müslüman olduktan sonra da vaki olmuştur. Onlardan kimi ilk dinlediğinde hemen İslâmiyeti kabul etmiştir, kimi ise inadından dolayı küfürde devam etmiştir.
(800) İsra sûresi, âyet; 41 ve 46. (801) Zamanımızda da böy İçlerine tesadüf etmek mümkündür. Kur'-iıı'dançok korkanlara ve onu dinlemekten ürkenlere sık sık rastlanmaktadır. (M).
İİ02} “Deylemî, Müsnedü’l-Firdevs’te Hâkim b. Ümeyr'den merfu olarak rivayet etmiştir...” AIİyyü’l-Kaari Şifa Şerhi, C.l, 329,
(803) Zümer Sûresi, âyet: 23. (804) Haşr Sûresi, âyet: 21.
nasıl aynı âkibete manız kalacaklarını... Peygamber (sallaJlabu aleyhi veje), lem)'in, onların yaptıkları bunca eziyet ve işkence karşısında nasıl sabrei. mesi gerektiğini.. Ve nasıl teselli edildiği...
Aynı sûre bundan sonra (Davud aleyhisselâmym ve diğer peygamberle, rin kıssalarına geçiyor. İşte bütün bunlar tek sûrede ve en veciz bir biçim, de, en güzel bir nizam içinde geçmektedir.
Kur’ân’da, daha nice böyle az kelimeler, uzun anlamlı cümleler ihtivaeı. miştir!..
İşte bütün bunlar Kur’ân-ı Kerim’in i’caz yönlerinde zikredilmiştir.
Onun daha nice böyle özellikleri de vardır ki, bu bölümümüzde temas etmedik. Çünkü onların çoğu onun belâgat babına dahildir.
İ’cazı hususunda bunun münferit bir fen (dalı) olmasını istemedik. Ancak belâgat fenlerini açıklayan babta anlatılmıştır (bunlar).
Yukarıda arzettiğimiz birçok keyfiyet de onun özellikleri ve faziletleri arasında yer alır; i’caz bölümünde değil... Çünkü i’caz’ın hakikati, yukarıda zikrettiğimiz o dört vecihtedir. Bu. orada aranmalıdır. Zira o dört vecihten sonra (zikredilenler), Kur’ân-ı Kerim’in bitmeyen özellikleri ve akılları durduracak hususiyetlerindendir...
AY’IN İKİYE BÖLÜNMESİ VE GÜNEŞ’İN DURDURULMASI Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur:
“Saat yaklaştı. Ay (ikiye) ayrıldı. Onlar, bir mucize görseler yüz çevirirler ve “Müstemir bir büyüdür’’ derler.’’ (825).
Allah (c.c.) Ay’ın ikiye ayrılışını mâzi sığasiyle haber vermiştir. Kâfirlerin mucizelerden nasıl yüz çevirdiklerini de Kamer sûresinin ikinci âyetinde belirtmiştir.
Müfessirlerle ehl-i sünnet âlimleri bu mucizenin vukuunda söz ve fıto birliği etmişlerdir.
Bize, Hüseyin b. Muhammed el- Hafız, Kadı Sirac b. Abdullah, el-Ası lî, el- Mervezî, el- Firebrî, el- Buharı, Musedded, Yahya, Şu’be, Siifyan. el- A’meş, İbrahim, Ebu Ma’mer, (senediyle);
İbn Mes'ud (radıyallahu anh)'dan nakletmiştir:
“Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'\n zamanında Ay, bir
AY'IN İKİYE BÖLÜNMESİ VE GÜNEŞ'İN...
dağın üstünde bir kısmı da akında olmak üzere ikiye ayrıldı ve Allah’ın Elçisi (sallallahu aleyhi ve sellem), (Şahit olun!) buyurdu.” (826).
Mücahid’in rivayeti:
“Biz Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’\e beraber iken...” A’mej’in naklettiği tarik (sened)lerin bazılarında, “Mina’da” kaydı geçmektedir.
Eşyed’in rivayeti;
“Öylesine (bölünmüştü ki) dağı, Ay’ın bölünen kısımları arasında gördüm.”
Mesruk’un rivayetinde bu olay (Mekke'de) vâki olmuştur. Bu rivayette şu kayıd da mevcuttur:
“Kureyş kâfirleri dediler ki: “Muhammed sizi büyüledi...” İçlerinden biri:
“Şayet Muhammed Ay’ı büyüledi ise, O’nun büyüsü yeryüzünün tümünü saramaz ya! Şu halde diğer ülkelerden gelenlere sorun, bakalım onlar da bunu görmüşler mi?” dedi.
Bilahare diğer ülkelerden gelenlere sordular, onlar da gördüklerini haber verdiler.
SemerkandI aynısını Dahhak’tan nakletti ve dedi ki:
"Ebu Cehil, (Bu bir sihirdir, dedi, etrafa haber salın, hele onlar da aynı şeyi görmüşler mi?). Etrafa haber saldılar, gelen haber şu idi;
— Evet biz de Ay’ın ikiye bölündüğünü gördük! Bunun üzerine kâfirler: “Anlaşılan, bu müstemir (ardı arkası kesilmeyen) devamlı bir büyüdür.”
Alkame de aynısını İbn Mes'ud'dan rivayet etti. Bu dört (zat) da Abdullah’tan aynısını nakJetmişlerdir. İbn Mes'ud’un naklettiğini, ondan başkaları da nakletmişlerdir: Enes, tbn Abbas, İbn Ömer, Huzeyfe, Ali, Cubeyr b. Mut'im (radıyallahu anhüm) gibi isimler onlardan bazılarıdır.
(Slb) imam Buhari. Sahih. 61. Kitabu'l- Menakıb 37, Babu suali'l- Müşrikiyne en yüriyyehümü'n-Ncbivyü âyelen feerahüm inşikake'I- Kameri'de Abdullah b. Mes'ud (r.a.)'dan aynı kitab aynı babda Emb. Malik(r.a.)’dan değişik lafızlarla aynı mucize-i Nebeviyeyi tesbit ve lahriç eylemiştir. Ayrıca aynı kitab aynı babda Abdullah b. Abbas (r.a.)’dan bir rivayeti tahriç eylemiştir. İmam Müslim, Sahih 50, Kiubu Sıfali'l- Münafıkıyne ve Ahkamihim 8, Babu İnşikaki'l- Kameri'de 43 (2800) 44 (..,.) 45 (.. .) Nolu metinlerde Abdullah b. Mes ’ud (r.a.) 'dan tahriç edilen üç metni tahriç etmiştir. 46 (2802) 47(...)de£nes('r.a.)'dan 48 (2803) de Abdullah b. Abbas (r.a.)’dan rivayeti tahriç etmiştir. Sünen-i Tirmizî. Ebvabii't-efsiri'l- Kur'ân-ı ve min sureti'I- Kamer, 3281 Nolu metni Abdullah b. Mes’ud (r.a.) 3282 Nolu metni Enes (ra.)'dan 3284 Nolu metni İbn Ömer (r.a.)’dan 3285 No’da Cubeyr b. Mut’im'-ien)2»6Ho’daEbu Hüreyre (r.a.)’d^ rivayeti tahriç etmiştir. 2183 Nolu metni Ebvabü'l-Fiten, Babu MaCâe fi inşikaki I- Kamer'de İbn Ömer'den tahriç eylemiştir. İmam Ahmed b. Hanbel Müsned'inde % sahabİM her birinden ayn ayn rivayeti tesbit etmiştir. Mesruk tarikiyle gelen rivayeti Beyhaki Delailü'n-Obüvvede tahriç etmiştir. Ceıir ve İbn Halem'den gelen Ebu Naim Delaili'nde tahriç eylemiştir.