estambul tours ve allah bilgileri50

estambul tours ve allah bilgileri50

 evet arkadasalr sizlee en güzel yazıarı yazan estambul tours diyorki
—Beni yarattığın zaman, başımı Arş’ına (doğru) kaldırdım, Bakk * ki, orada La ilahe illallah, Muhammedurresûlullah; yazılmış. İsminiken! isminle birlikte kıldığın için, bu bana, nezdinde Muhammed’denitibjl bakımından daha büyük kimse olmadığını anlatmış oldu.
—İzzetim ve Celâlim hakkı için O, zürriyetinden gelecek olan pj» gamberlerin en sonuncusudur! Eğer o olmasaydı seni katiyen yaratma^, dım, diye Allah vahyetti ona.
Bazılarına göre Âdem (aleyhisselâm), (Ebu Muhammed) (500)diyç künyelenirdi.
Bazılarına göre de (Ebu’l-Beşer) olarak künyelenmiştir.
Sureye b. Yunus'tan rivayet edilmiştir;
“Allah’ın seyyah melekleri vardır. Uğradıkları her ülkede (yahutç de) sırf Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'\ sevdikleri ve onusa dıklan için, Ahmed veya Muhammed’den bahsederler.”
İbn Kani’ el- Kadı Abdulbâkî b. Merzuk, İbni’I- Hamra (501)’da Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;

‘'Göğe çıktığım gece, Arş’ın üzerinde (La ilahe illallah Muhanıı durresûlullah) kelimesinin yazılmış olduğunu gördüm.” (502).
(498)İmam Taberanî ve Beyhakî; Zaif bir senedle Ibn Ömer (r.a.) lahriç ettiler diye,S Menahil (Shf. 30 Nz. Ömer’den) Şifa şarihi Aliyyü’I- Kaarî kaydetmişlerdir.
(499)Bakara Sûresi, âyet: 37.
(500)”lmam Beyhakî; Delailü’n- Nübüvve’de İmam Ali (k.v.)’den metfuan rivayetetıı Süyûtî; Menahil, (Shf. 30).
(501)Ebu’l-Hamra (Resûlullah’ın kölesi) adı: Bilal b. Harîs’dir.
(502)“Ibn Kâanî “Mu’cemü’s-Sahabe” adlı eserinde. Taberanî de Mu’cemin’derivaye etmişlerdir.” Süyûtî; Menahil (Shf. 30) amma Şarih Aliyyü’l- Kaarî. Şerh Shf. 216’da. şerifin İbnü’l- Kaanî’deki ravisi hakkına kaynaklardaki bilgiyi toplayıp özetledikten sonraI İbn Adiyyi'l-Cürcanî’nin “El-Kamil fi Cerhi ve’t-Ta’dil” adlı eserinde tsâ b. Muhaim da Hüseyin h. Ibrahimü'l- Beyani’den, o da Hamidü't-Tavil'den, o da Enes b. MaliM rivayeti tahriç ettiğini beyan etmiştir. (Şerhi, Shf. 216).
Kehf sûresinde: “Duvarın altında onlara ait bir define vardı.’' âyetini, ıbn Abbas şöyle yorumlamıştır:
“Bu define bir altın levha idi ki; üzerinde şu ibare yazılmıştı; (Kadere iman edenlere hayret doğrusu nasıl dikilebiliyorlar? Ateşin (Cehennem ateşinin) varlığına inanan kimselere hayret doğrusu nasıl gülebiliyorlar? Dünyayı ve onun bir günü diğer bir gününe uymayan durumunu görenlere de hayret ki; nasıl ona meyi edebiliyorlar? Ben O, Allahım ki benden başka ilâh yoktur.’’
Muhammed ise hem kulum hem de Resûlümdür...
“Cennet kapısının üstünde (Şüphesiz ben O Allahım ki benden başka ilâh yok! Muhammed Allah’ın Resûlüdür. Bunu her kim söylerse (yani her kim kelimeyi tevhidi dilinden düşürmezse) o kimseyi asla azablan-dırmam!” (504).
Yine Ibn Abbas (radıyallahu anh)’dan:
Eski bir taş bulundu, üzerinde şu yazılı idi; “Muhammed, Takîdir, Muslihtir.. Seyyiddir.. Emindir...” (505).
Es-Simintarî anlatmıştır: Horasan’ın bazı beldelerinde yeni doğan bir çocuk gördüm, bir tarafında;
“La ilahe illallahu, diğer tarafında Muhammedun ResûluUah.” yazılı idi.
Bazı haberciler diyorlar ki: Hind ülkelerinde üzerinde beyazla, (La ilahe illallah Muhammedun ResûluUah) yazılmış kırmızı bir gül vardı (506).
(503)Kehf Sûresi, âyet: 82. Hadîs-i şerifi, /mam Ebu Bekir Ahmed b. Âli b. Sabit; “Hatîbü” Bağdadî” Kitabu Teracümi Ruvali Malik adlı eserinde lahriç ettiği gibi İmam Bezzar; Müsned’iı de, Ebu Zerr hadîsinde merfuan Hz. Ömer (r.a.) ve Hz. Âli (k.v.) ve (r.a.)’dan mevkuten rivayı taliriç etmişlerdir. Ayrıca İmam Beyhakî; Şuabü’l- lyman’da ikisinden tahriç eyledi. Süyûtî, V nahil (Shf. 30).
{S04)Kaadı lyaz’m Ibn Abbas’a atfen verdiği bu metin hakkında /mam Süyûtî, Menahilü’s-fa(Shf. 30)’da herhangi bir kaynak zikretmediği gibi, şarih Aliyyü’l-Kaarî. C. l. Shf. 2\6’da şey söylememiştir.
(505). İmam Süyûtî ve şarih Aliyyü'l- Kaarî bunun hakkında bir şey söylememişlerdir.
(506)Şifa’ya ‘‘Müziylü’l-Hafa an el-l'azi’ş-Şifa’’ adıyla güzel bir haşiye yazan Ahmed b. hammed b. Muhammedü’ş-Şümnî; C.l, Shf. 175’de bu hadise hakkında... Kaale’z-Zehebî fi zanihi Reva Kureyş b. Enes an Küleyb-in Ibn Vailin; ve Küleyb nekrelün la Yu’refü ennehı bi’l-Hind vcrden fi’l-Verdeti Meklıibün Muhammedun ResCılullahi ve Kaalc Ibnü’l- Adîm fi tıihi fi Tercümeti’l- Hüseyni bini’l -Ahmedibini’l- Hüseyini’l- Verraki’l- Havvasi’l- Masîsî; neden anhü ilâ Aliyyibni Abdullahi’l- Hâşimî’r- Rakkiyyi innehu kaale: DahaUü fi biladi’ di ila ba’zi Kuraha fe re’eytü verdeten kebiyreten tayyibete’r- Raihati vedae aleyha mektul halli ebyazin LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDUN RESÛLULLAHi, EBU BE SIDDIYKÎ ÖMERÜ’L—FÂRÛKİ; fe şekeklü fi zalike ve kültü; innehu mamulün fe am
tuüeh fe Fetahtüha fe kâne fiyha mislü zalike ve fi’l- Beledi minhü şey’ün Ki h el-Karye ya’bedune’l-Hıcarete velâ Ya’rifunellahe Azze ve Celle.’’
ŞlFA-1 ŞERİF
Ca’fer b. Muhammed babasından naklediyor;
Kıyamet koptuğu zaman bir münadi şöyle seslenecek:
—Haydi kim Muhammed’in adını taşıyorsa kalksın ve cennete
İbni’l-Kasım (Sema’mda), Ibn Vehb (Cami adlı İmam vayet edilen hadîsleri toplayan eser)inde Ma//k’ten şöyle rivayet lerdir:
“Mekkelilerin anlattıklarına göre, içinde Muhammed adında bij,, senin bulunduğu her ev mutlaka bol rızık ve refahla dolmuşla^ 3 Peygamber (saUallahu aleyhi ve sellem)’den nakledilmiştir; I “Sizden birinizle, evinde, bir, iki, üç Muhammed’in bulunmas,. vermez!” (507).
Abdullah b. Mes’ud (radıyallahu anh)'dan:
“Allah kulların kalblerine baktı. Ondan Muhammed (sa^Ia^]a|^^ vesellem)’\n kalbini seçti.— Yani onu seçip bilahare Peygamber or*'' gönderdi—.” (508).
Nakkaş anlatıyor; '
“Sizin, Allah’ın peygamberine eza vermeniz (doğru) olmadığı kendinden sonra zevcelerini nikahlamanız da (ebediyen) câiz değildi !l (509), âyeti nâzii olduğu zaman: r
Peygamber (aleyhisselâm) ayağa kalkıp şöyle hitab etti;
“Ey ehl-i iman topluluğu! Şüphesiz Allah beni sizlere tam anlamı 1 ^ üstün kılmıştır. Hanımlarımı da hanımlarınıza tafdil eylemiştir.”^':
İSRA GECESİNDE RABBİNE YAPTIĞI MÜNÂCAAT.. GÖRMESİ... PEYGAMBERLERE İMÂMETİ... SİDRE.] MÜNTEHÂ’YA VARIŞI... RABBİNİN EN BÜYÜK ÂYETLERİNİ MÜŞÂHEDE ETMESİ...
Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellemy in büyüklüğünü bildiren Jilelerden birisi de hiç şüphe yok ki, İsra kıssasıdır. Kitab-ı Aziz’im sahih haberlerin bizlere beyan ettiklerine göre o gece Resûlullah(salla Jahu aleyhi ve selîem) Efendimiz büyük derecelere ulaşmış, yüksek™ tebe ve mevieiJer elde etmiştir. Nitekim bu büyük olayı tescil ederek; lab (c.c.) şöyle buyurmuştur:
(507)Ibn Saad; Tabakatü’l- Kübra’sında Muttahf b. AbduIIahn-Yesarî ona Muhamı» Osmanü’l- Ömeri o da babasından merfuan rivayet etmiş ve böylece tesbit ve tahriçeyit™
(508)İmam Ahmed b. Hanbel (r.h.) İmam Bezzar Müsned’lerinde, İmam TaberanîMu« tahriç etmişlerdir. Ricali sikattandır.
(509El-Ahzab Sûresi, âyet: 53.
Kullunu (Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem)’i bir gece Mescid-i Haram’dan (alıp) Mescid-i Aksa’ya kadar götüren (Zât-i Ecellü â’lâ her türlü nakıyselerden) münezzehtir. (O Mescid-i Aksa ki) biz onun etrafına (feyiz ve) bereket verdik. (Ve bu gece yolculuğunu) ona (peygambere) âyetlerimizden bazısını gösterelim diye (yaptırdık). Şüphesiz ki O, (asıl) O, (her şeyi) hakkıyle işiten, (her şeyi) kemaliyle görendir.” (511).
Necm sûresinde de:
‘‘And olsun ki O, Rabbinin en büyük âyetlerinden bir kısmım görmüştür.” (512) âyetine kadar hep onun o gece gördüklerinden ve nail olduğu yüce mazhariyetten bahsedilmiştir.
îsra’mn vukuu hakkında hiçbir ihtilâf vaki olmamıştır. Bütün Müs-lümanlar bu hususta fikir ve söz birliğine varmıştır. Çünkü bu olay Kur’ân-ı Kerim’de apaçık olarak anlatılmıştır.
Peygamberimizin diğer hususiyetlerini, üstünlük derecesini beyan eden birçok hadîs-i şerif vârit olmuştur. Biz burada (rivayet ve senedleri bakımından) en mükemmel ve (anlatış yönünden) tafsilâtlı olanları zikretmek arzusundayız:
Kadı, Şehit Ebu Ali bize. Kadı Ebu Abdullah et- Temini, Ebu’I- Ab-bas el- Uzrî, Ebu’l- Abbas el-Hazî, Ebu Ahmed el- Cuiûdi, Ebu Süf-yan, Müslim b. el- Haccâc, Şey ban b. Ferrûh, Hammad b. Seleme, Sabit el- Bünânî, (senediyle),
Enes b. Malik (radıyallahu anhyden:
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurmuşlardır;
‘‘Bana Burak getirildi. O, katırdan küçük, merkebden büyük uzuv ve beyaz bir hayvandır. Ayağını gözünün göre(bildiği yerde rahatça) bı Takıyordu (512a). Ona bindim, Beyt-i Makdis’e geldim, PeygamberU rin (atlarını) bağladıkları yere onu bağladım, mescide girdim ve orad iki rek’at namaz kıldım. Sonra çıktım. Cebrail (aieyhisselâm) bana b kap şarap (cennet şarabı olacak), bir kap da süt getirdi. Sütü aldım, C« rall (aieyhisselâm) bana:
—Fıtratı seçtin! dedi. Sonra beraberce göğe yükseldik. Cebrail (al hisselim) kapıyı çaldıî Sen kimsin?’' denildi.
—Ben Cebrail’im...
(511)El-Isra Sûresi, âyet: 1
(512)En-Necm Sûresi, âyet: 18
ularken ayağını gözünün görebildiği yerde bırakabilmek, son dereı
. ŞİFA-t ŞERİF
—Peki yanındaki kim?
—O da Muhammed’dir.
—Ona peygamberlik geldi mi?
—Evel ona peygamberlik geldi. Bunun üzerine kapı açıldı vç, mi Âdem (aleyhisselâm)’ın karşısında buldum. Bana merhaba, dua etti. Sonra ikinci kal göğe çıktık. Cebrail (aleyhisselâm) yiâç
çaldı. Denildi ki:
—Sen kimsin?
—Ben Cebrail’im...
—Peki yanındaki kim?
—O da Muhammed’dir.
—Ona peygamberlik geldi mi?
—Evet geldi. Bunun üzerine kapı açıldı; kendimi teyze çocuklaı ile Yahya b. Zekeriyya (aleyhisselâm)"\n yanında buldum. Bana ha! dediler ve duada bulundular
Sonra üçüncü kat göğe çıktık. Aynı sual-cevaptan sonra I ve kendimi Yusuf (aleyhisselâm)"m yanında buldum. Baktım ki sine güzelliğin yansı verilmiş... Bana merhaba! dedi ve dua etti, düncü kat göğe çıktık, aynı sual ve cevaptan sonra kendimi İdris(4 hisselâm)"m yanında buldum. Bana merhaba! dedi ve hayır duada lundu. Allah Meryem sûresinde onun hakkında: (Onu biz yüksekl);' yere ref’ettik) buyurmuştur.
Sonra beşinci kat göğe çıktık. Orada Harun (aieyhjsseiâmj’lakatj laştık. Bana merhaba dedi! ve hayır duada bulundu. Sonra altıncı^ göğe çıktık, orada Musa (aleyhisselâm)"\u karşılaştık, bana merlulıı dedi ve hayır duada bulundu. Sonra yedinci kat göğe yükseldikti) soru ve cevaptan sonra İbrahim (aleyhisselâm)’i Beyt-i Ma’mur’aai sini dayamış olarak buldum. O Beyt-i Ma'mur ki her gün orayaydı bin melek giriyor (da bir daha sıraları gelmiyor). Sonra beni Sidre-iM» tehâ’ya götürdü. Sanki onun yaprakları fil kulakları gibi idi.Meyttk de kuleler gibi idi. O Allah’ın emirlerinden herhangi birisiyle karate ğında öylesine değişiyordu ve güzelleşiyordu ki, Allah’ın yaratnıı;^ duğu mahlûkatından hiç kimse O’nun güzelliğini anlatamaz.
Sonra Allah bana vahyedeceğini vahyetti. Her gün elli vakilnan kılınmasını bana farz kıldı. Musa (aleyhisselânı)’a indim.
—Rabbin ümmetine ne farz kıldı? diye sordu.
—Elli vakit namaz!
—Rabbine dön; biraz hafifletmesini dile, çünkü ümmetine tından kalkamaz. Ben İsrail oğullarını denedim ve yokladım,) dılar. Bunun üzerine Rabbime döndüm ve dedim ki:
İSRA GECESİNDE RABBİNE YAPTIĞI MÜNÂCAAT
—“Ya Rabbi ümmetimden (bu yükü) biraz hafif et!”. Bunun üzerine elli vakitten sadece beş vakit indirdi, Musa (aleyhisselâm)’» döndüm ve (Beş vakit kadar bir şeyi indirdi) dedim. Dedi ki:
—Dön Rabbine biraz daha hafifletmesini dile; zira ümmetin bunun da altından kalkamaz. Böylece Musa (akyhisselâm) ile Rabbimin arasında âdeta mekik dokudum ve nihayet Allah şöyle buyurdu:
“Bu namazı beş vakte indirdim. Her bir namaz on vakit namaza tekabül edecek, böylece elli (vaktin ecri elde) edilecektir. Zira her kim bir sevabı kastedip de yapamazsa, onun için bir sevap yazılır; fakat yaparsa bire mukabil tam on sevap yazılır. Fakat bir günah kastedip yapmazsa hiçbir şey yazılmaz. Yaparsa ancak yaptığı o günah (yalnız bir) olarak kayda geçer.”
Sonra Musa (aleyhisselâmya inip durumu anlattım. Yine;
—Dön, biraz daha hafifletmesini dile? dedi. Fakat ben ona:
—Birkaç kere döndüm, gittim ve dilekte bulundum. Artık bir daha dönüp gitmeye sıkılırım, dedim (513).
El-Kadı (VeffekahuIIahu) dedi ki: “Bu hadîs için Sabit (radıyallahu anh) ceyyiddir,” Enes (radıyallahu an/ı/dan yaptığı bu rivayet son derece güzel bir rivayettir. Çünkü bazıları karıştırmıştır, bilhassa Şerik b. Ebi Nemrin (514) rivayetinde (515) önce meleğin geldiği, karnını yarıp zemzem ile yıkadığı anlatılmaktadır. Oysa bu olay ona vahy gelmezden önce ceryan etmiştir. İsra ve Miraç hadisesi ise kendisine peygamberlik geldikten sonra vâki olmuştur.”
Bazılarına göre; bu olay, hicretten bir yıl önce vâki olmuştur. Kimisine göre ise bundan da önce vâki olmuştur.
Sabit, Enes (radıyallahu anh)’dan nakletmiştir ki— Hammad b. Se-kme’n'm rivayetinden— Cebrail (aJeyhisselâm) Peygamber (sallallahu aleyhi ve seIJem)’e Süt annesinin yanında çocuklarla beraber oynarken gelmiştir. Kalbiniyarmıştır.” (516). Fakat bu, İsra hadisesinden ayrı olarak anlatılmıştır. Nitekim bazıları bunu ayrı ayrı rivayet etmişler ve her iki kıssayı da tevhid etmişlerdir. Sonra İsra bilindiği gibi Beyt-i Mak-dis’e yapılmış, oradan da Sidre-i Müntehâ'ya çıkılmıştır. Bu başlı başı na bir kıssadır. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) Beyt-i Makdis* gitmiş ve oradan da Sidre-i Müntehâ’ya yükselmiştir. Böylece başkak rının ortaya atmak istediği her türlü zan ve vehim bertaraf edilmiş o du.
(513)İmam Müslim; I. Kitabü’l-Iyman, 74. Babu’l-Isra bi Resûlillahi (s.a.v.) Enes (r.a.)’d Şifa müellifi Kaadı Iyıi7.'\n da Şüyuh’undan islima ve telakki eylediği metni, 259/162 No. ile l rie etmiştir.
(514)Şcr/7c b. Nemr; Tabiîn-i Kiram'dan sika, sadûk bir zattır. Kaadıdır, H. 140 senesinde hal eylemiştir (rahimehullah).
(515)İmam Buharı; Kitabu’l-Menakıb, Babu Keyfe Kâne’n-Nebiyyü (s.a.v.) Tenamü Ayı Vclâ Yenamu Kalbuhu, Enes b. Malik (r.a.) Şerik b. Nenu senedi ile rivayeti tahriç etmiştir.
Kıtabü’l- lyman, 74. Babu’l- İsra 262/...)
(516)Müs/ım; Sahih. I. Kitabii’l-lyman, 74. Babu’l-Isra bi Resûlillahi (s.a.v.).
estambul tours yazdı ve sundu...




excursíones en estambul :: excursíones en estambul guia de estambul :: guía de estambul