guia de estambul ve varlık ve hiclik34 sizlere en güzel bilgileri yazan guia de estambul diyorki lişi bir kez seçildiğinde, bu geçmişi kendi-içinin davranışları gerçefeiçjd ^ j geçmişi seçmek ve onu davranışlarıyla gerçekleştirmek arasında )ktur. Kendi-için böylece muzaffer geçmişini öznelerarası bir gr-rmeye uğraşırken, bu gerçeği başkalarının gözünde başkası-için
<i sefalet ve düşkünlüğünü telafi etmek üzere bundan layık olmak için eyler. Uzlaşmaz görünür, her türlü malî yardım şansımi(j_ der; çünkü geçmişine layık olmaması “mümkün değildir”. Böylece geçmi^jı^ 3elli bir amaç ışığında seçeriz, ama o andan itibaren geçmiş kendim dayamj. i tüketir: kendinden kaynaklanan ve bizim daha olacak olduğumuzdan (atld, varoluşa sahip olduğu için değil, sadece şu nedenlerle: 1) geçmiş, kendisijj. ğumuz amacın güncel olarak açığa çıkan maddeleşmesidir; 2) geçmiş, bii|
1 ve başkaları için, dünyanın ortasında belirir; hiçbir zaman yalnız de|il4ı lel geçmişe dalar ve buradan hareketle kendini başkalarının değerlendin, e sunar. Nasıl ki geometrici dilediği herhangi bir figürü çizmekte özgûtdöı, i hemen anında sonsuz sayıdaki başka mümkün figürlerle sonsuz sayıdaki-1 kurmaksızın tek bir figür bile tasarlayamaz; bunün gibi, kendimizle Ş ür seçimimiz de geçmişimize ilişkin belli bir değerlendirici düzen oIuşüir bu geçmişin dünyayla ve başkalarıyla sonsuz sayıdaki münasebetlerim o§ ıkartır. Bu sonsuz münasebetler izlenecek sonsuz sayıdaki davran^ olaıattı-anulur, çünkü biz geçmişimizi gelecekte değerlendiririz. Ve geçmişimiııt projemiz çerçevesinde göründüğü ölçüde bu davranışları sürdürmek®» alırız. Nitekim bu projeyi istemek bu geçmişi istemektir ve bu geçmişi® onu ikincil türden bin türlü davranışla gerçekleştirmek istemekür. .nden, geçmişin gerekirlikleri hipotetik emperatiflerdir: “Eğer şu geçımşt® dmak istiyorsan, şöyle ya da böyle davran.” Ama
olarak belirlemek mümkün değildir. Özgür seçimim yalnızca geçmişin içe-en ve bu içeriğin düzeninden hareketle karar vermez, aynı zamanda da jimin güncelliğime katılışına göre karar verir. Henüz kararlaştırmadığım bir perspektif içinde, başlıca projelerimden biri ilerlemekse, yani belli bir dün ya da bir önceki saatte olduğumdan her zaman ve ne pahasına olur-ndaha ileriye gitmekse, bu ilerlemeci proje benim geçmişime kıyasla bir ta-nlmalara yol açar. Bu durumda geçmiş, sağladığım ilerlemelerin tepesin-- tür acımayla biraz küçümseyerek baktığım şeydir, ahlaki değerlendirme finin saklıkla edilgin nesnesi olan şeydir -“o zamanlar ne budalaymışım!” ne kadar kötüymüşüm!”-, geçmiş kendimi ondan ayırabilmem için varo-jir. Bir daha ona ne dönerim ne de dönmek isterim. Bu elbette, o geçmiş aktan çıktığı için değildir, ne var ki geçmiş yalnızca benim artık olmadı-en olarak vardır, yani benim artık olmadığım ben olarak daha olacak oldu-mlık olarak, işlevi, karşı çıkmak üzere kendim hakkında seçtiğim şey, :endimi ölçmeme imkân veren şey olmaktır. Şu halde böylesi bir kendi-ıdini kendiyle dayanışmaksızın seçer, ama bu onun geçmişini yıktığı an-gelmez, kendi-için bu geçmişle dayanışmaya girmemek, tam da olanca günü olumlamak için bu geçmişi ortaya koyar (geçmiş olan, geçmişin da bir çeşit angajman ve bir tür gelenektir). Bunun tersine, projesi zama-lini ve geçmişle sıkı sıkıya dayanışmayı içeren kendi-içinler de vardır, sağlam bir zemin bulma arzusuyla, tersine, geçmişi ne iseler o olarak seç-r, geriye kalanlar belirsiz ve geleneğe yakışmayan kaçıştan ibarettir. Bu [nler önce kaçışın reddini, yani reddin reddini seçmişlerdir; bunun sonu-işin işlevi onları sadakata zorlamaktır. Nitekim birinciler eski bir ka-ınahını düşünmeksizin ve küçümsemeyle çıkartırlarken, aynı günah ıtekiler için imkânsızdır, meğer ki temel projelerini değiştirmeye karar :r. Bu durumda, olana ilişkin ve projelerinin özsel bir yapısını oluştu-nna zarar vermemek için, olabilecek her türlü kendini aldatmaya, bu-i her türlü kaçamağa başvururlar.
, kendi-için, geleceğe ilişkin seçimiyle geçmiş olgusallığına bir değer, i ve bunlardan kalkarak edimlerini ve davranışlarını motive eden bir lettiğinde, tıpkı işgal edilen yer gibi geçmiş de durumla bütünleşir.
dirir ve yer değiştirerek -daha önce gördüğümüz üzere, özgürce gg, gim işlemle- yeni etrafların ortaya çıkmasını sağlarım. Ama karşı y; benim hiçbir dahlim olmaksızın başkaları aracılığıyla da değişebilip, tirilebilir. Elbette, Bergson’un, Matiere et Memoire'da [Madde ve Bell( tiği gibi, yerimin değişmesi etrafımda da baştan sona değişikliğe yc yerimin değiştiğinden söz edebilmek için etrafımda baştan sona ve e değişmenin düşünülmesi gerekir; ne var ki, etrafın bu topyekün de şünülebilir değildir. Ama şu da bir gerçektir ki, eylem alanım nesn nüp kaybolmalarıyla durmaksızın katedilir ve benim bunlarda hiçbi maz. Genel olarak bütünlüklerin terslik ve kullanılabilirlik katsayısı nim yerime değil, aletlerin kendilerine özgü gizilgüçlülüğüne de ba kim varolduğum andan itibaren, çevremde gizilgüçlülüklerini benin na karşı geliştiren benden farklı varoluşların ortasına atılmışımdır; üstünde, en çabuk şekilde komşu kente ulaşmak isterim. Bu proje 1 larımı, yerimin ve kentin yerimden uzaklığının değerlendirilmesini (çabaların) izlenen amaca özgürce uyarlanmasını gerektirir. Ama bi 1ar, güneş fazlasıyla yakıcıdır, rüzgar karşıdan esmektedir, vb. bunla öngörmediğim fenomenlerdir: etrafım bunlardır. Elbette benim es içinde ve bu proje aracılığıyla tezahür ederler; rüzgar bu proje içil “uygun” rüzgar olarak görünebilir, güneş bu projeye elverişli ya da' sıcaklık olarak ortaya çıkar. Bu devamlı “arıziliklerin” sentetik dûzt nn, benim Umwelt’im* olarak adlandırdıkları şeyin birliğini oluş “Umwelt” ancak özgür bir projenin, yani ben olan amaçlan seçm( içinde keşfedilebilir. Yine de betimlememizde bununla yetinmek [a olur. Çevremdeki her nesnenin esasen açığa çıkmış bir dumm iç duyurduğu ve bu nesneler toplamının kendi başına bir dumm olı doğru ise; her aletin dünya üzerindeki durum fonundan yükseldiği ı aracın aniden dönüşmesinin ya da aniden belirmesinin, durumu
ğim kişinin evine ulaştığımda onun çoktan trene binip gitmiş olacağı varabilirim ve bu kanaat beni başka kararlar almaya yöneltebilir (ha-ama geri dönmek, bir telgraf çekmek, vb.). Hattâ örneğin, bu kişiyle : pazarlığı sonuçlandıramayacağımdan emin olarak, bir başka kişiye 3ir başka sözleşme imzalayabilirim. Belki de girişimimi tümüyle terk projemin tümüyle sonuçsuz kaldığını kabul etmek zorunda kalırım, la, Pierre’i zamanında haberdar etmeyi, onunla anlaşmayı başarama-I. söylerim. Güçsüzlüğümün bu açık kabulü, özgürlüğümün smırları-itirafı değil midir? Hiç şüphesiz, benim seçme özgürlüğüm, elde etme ile karıştırılmamalıdır, bunu daha önce gördük. Ama etrafın tersliği mmda tam da projemdeki değişikliğin vesilesi olduğuna göre, bura-giren bizatihi seçimim değil midir?
inin temeline inmezden önce, onu belirginleştirmek ve sınırlamak iğer etrafta ortaya çıkan değişiklikler projelerimde birtakım değişme-biliyorlarsa, bu ancak iki çekince altında olabilir. Birincisine göre, m esas projemi terk etmeme yol açamazlar, çünkü bu proje, tersine,
:in önemini ölçmeme yarar. Gerçekten de, bu değişikliklerin şu ya da 1 vazgeçme sâikleri olarak kavranmaları ancak daha temel bir proje mkündür; aksi takdirde bunlar hiçbir biçimde saik olamazlar, çün-:ketli-bilinç aracılığıyla yakalanır ve bu bilincin kendisi de bir ama-îçimidir. Eğer gökyüzünü kaplayan bulutlar beni gezintiye çıkma vazgeçmeye yöneltebiliyorlarsa, bunun nedeni, bulutların, gezintinin yüzünün belli bir durumuyla ilişkilendiren özgür bir tahmin içinde dır. Bu da adım adım, genel olarak bir gezintinin değerine, doğay-bu ilişkinin dünyayla sürdürdüğüm ilişkiler bütünü içinde işgal et-lerir. İkinci çekinceye göre, ortaya çıkan ya da kaybolan nesne, hiç-rojeden kısmen de olsa vazgeçmeye kışkırtamaz. Gerçekten de, bu ensel durumun içinde bir eksiklik gibi yakalanması gerekir; şu hal-taası ya da kaybolmasıyla ilgili verinin hiçlenmiş olması, benim “o ida” mesafe almam ve dolayısıyla bu nesne önünde kendi kendimi emektir. Daha önce de gösterdik, celladın
Bunu böylece belirttikten sonra, verinin mevcudiyetinin, burada da gürlüğümüz için bir engel olması şöyle dursun, özgürlüğün bizatihi varoj rafından talep edildiğini kabul etmek gerekir. Bu özgürlük ben olan belli j, gürlüktür. Ama ben, kendindenin belli bir içsel olumsuzlanmasındanbaşb mim ki? Olumsuzladığım bu kendinde olmaksızın, hiçlik halinde silinip Kitabımızın Giriş bölümünde, bir kendindenin varlığı konusunda bilincin lojik kanıt”tan yararlanabildiğine işaret etmiştik. Gerçekten de, eğer bir linçi varsa, kökensel olarak bu “bir şey”in gerçek bir varlığa sahip olması, y; linçle göreli olmaması gerekir. Ama şimdi bu kanıtın daha geniş bir kapsa: duğunu görüyoruz: genellikle bir şey yapmam gerektiğinde, varoluşu gen benim varoluşumdan ve özellikle de benim edimimden bağımsız olan va üzerinde eylemem gerekir. Edimim bu varoluşu bana açmlayabilir,hünı koşullandırmaz. Özgür olmak, değiştirmek-için-özgür-olmaktır. Şuhaldei lük değiştirilecek etrafın varlığını içerir; aşılacak engeller, kullanılacak aleti bette, bunları engeller olarak açığa çıkaran özgürlüğün kendisidir, ama bu varlığının anlamını kendi özgür seçimiyle ancak yorumlayabilir. Özgürlü^ ması için, bunlann, olanca hamlıklarıyla, sadece orada olmalan gerekir. olmak, yapmak-için-dzgür-olmaktır ve dünya-içinde-özgür-olmakır. Ama eğe e ise, kendini bir şeyleri değiştirme özgürlüğü olarak kabul eden özgürlü tensel projesi içinde, üzerinde etkide bulunduğu verinin bağımsız varlıj •rtük bir biçimde kabul eder ve öngörür. Kendindeyi bağımsız olarak açığ an içsel olumsuzlamadır ve kendindenin şey vasfını oluşturan da bu baj ktır. Ama bu yüzden özgürlüğün sadece varlığının belirişiyle ortaya kt y, sanki kendinden başka şeyle uğraşır gibi olmasıdır. Yapmak, tamda,va in kendinden başka şeye ihtiyaç duymayan şeyi değiştirmektir, ilke olaı m karşısında kayıtsız olan, varoluşunu ya da oluşunu [devenir] eylem: ırebilen şey üzerinde eylemektir. Kendindenin benim dışımda kalan bı :hğı findifference] olmaksızın, bizatihi yapmak nosyonu anlamını kayi unu, yukarıda, temenni ve karar konusunda gösterdik) ve bunun sonu
, £,<-ıiel olarak bir özgürlüğün bizatihi asen birtakım direnişlerin öngörülmesini ve onların kabulünü gerekti-çimdir. Özgürlük, yalnızca, esasen kayıtsız olan kendindelerin direniş-görünecekleri çerçeveyi oluşturmakla kalmaz, ama genel olarak bizati-bu direnişler karşısındaki zaferiyle, direnen bir dünya üzerindeki yap-idir. Her özgür proje, kendisine doğru atılımda bulunularak, şeylerin gından kaynaklanan öngörülmezlik payını öngörür, çünkü bir özgür-1 bu bağımsızlıktan itibaren oluşur. Pierre’i görmek için komşu kasa-;k üzere atılımda bulunduğum andan itibaren, lastik patlamalan, “ters ıgörülebilir ve öngörülemez bin türlü kaza, bizatihi projemin içinde onun anlamını oluşturur. Aynı biçimde, projelerimi bozan beklenme-patlaması benim seçimimle öntaslaklaştırılmış bir dünya içinde gelip demem o ki, ben onu beklenmedik şey olarak hep bekliyordum. Ve hat-askını ya da toprak kayması gibi, aklımın köşesinden bile geçirmedi-/ yüzünden yolum engellense bile, bu öngörülmezlik bir bakıma ön-ir: projemde belli bir belirsizlik payı “öngörülmez olan için” korun-ıkı Romalıların tapınaklarında bilinmeyen Tanrılar için de bir yer ayırtı gibi, bu da “güç koşulların” deneyimiyle ya da ampirik sakınımla müı bizatihi yapısıyla olur. Nitekim bir bakıma insan-gerçekliğini hiç-şırtmadığını söylemek mümkündür. Bu açıklamalar özgür bir seçimin dliğini gün ışığına çıkartmamıza imkân veriyor: özgürlüğün her pro-'ojedir, kapalı proje değildir. Baştan sona bireyselleştirilmiş olmakla tıa sonraki değişmelerinin imkânını içinde taşır. Her proje kendi ya-lünyanın şeylerindeki “Selbststândigkeit”ın* anlaşılmasını içerir. Ken-projenin belirsizlik payı olarak öngörülmeyenin dnrmadan öngörûl-yle kaza ya da felaketin ilk kezliği ve olağandışılığı beni şaşırtmaz; raktığı “önceden görülmüş olan-önceden öngörülmüş olan” [dejâ vu-izlenimiyle, bizatihi besbelliliğiyle ve “bunun olması gerekiyordu” diktirilen bir tür kaderci zorunlulukla beni her zaman bunaltır. Dünya şırtan bir şey, beklenmedik bir şey asla olmaz, meğer ki biz kendi-ya karar vermeyelim. Ve şaşkınlığın kökensel teması da şu ya da bu ünyanın sınırları içinde varolması değil, asıl, genel olarak bir dünya-T, yani bana karşı temelden kayıtsız kalan bir varolanlar bütünü aramın, kendi kendine anlaşılabilirliğinin, -çn