tours estambul ve islam savasları

tours estambul ve islam savasları

 evet bugn sizlere en güzel yazıları yazan tours estambul diyorki Bağdat ekolü kollarına gelince bunlar, Bişriyye, Murdariyye, Sunıamiyye kollarıdır.
 tours estambul
Mutezile’nin özellikleriKurucularının hiç biri Arap değildir. Akla çok değer veriyor-onun için de birçok hataya düştüler. Meselâ, El Kubba-i’nin kulun duasını kabul ettiği vakit kula ibadet etmiş olur!” deme temalar 77 hassa yunan felsefesinin tesirinde kalmışlardır. Hüküm: İslâm’a göre bâtıl fırkalardandırlar
B. Zaman Hazretleri “Aklı hâkim kılan mütehakkim
kendilerini yaratıcının işlerine rakip ve müfettiş tahayyül edj ' Kelâm ilminin mütebahhirin âlimlerinden olan Mutezile görünüşteki sözüne meftun olup, felsefeye ciddi temas edeı^j;^ hâkim ittihaz ettiklerinden ancak fasık ve mür '''

sine çıkabilmişlerdir.” buyoırarak aklın her şeyitartamayacajı! akılla nakil çatıştığında akla itibar edileceğini, naklin tevil ed|. ğini fakat onu tevil edecek aklın da akil olması gerektiğini*» zara verir. Ve Mutezile için Fasık ve bid’at sahibi deyimini h||
MÜTEŞABİHE MEZHEBİ
Allah’ı varlıklara benzetenlere müteşabihe ismi verilir, Bu İç, zetme ya Allah’ın zatını varlıklara benzetme şeklinde olur vejîsâ ve hususiyetlerini benzetme şeklinde olur.
Bir de Mücessime vardır. Allah’ın cisim veya dsimlerint olduğuna inananlara denir. Bu iki mezhep mensuplan dair Kerim’de “Allah’ın eli”, “Allah’ın yüzü”, “Allah’ın arşı” gibi M: olduğu gibi alarak Allah’ı insanlara benzetmişler. OysaAM’us kudreti demektir. Kur’ân’a uygun olan bunların olduğu gibi al* değil, tevil edilmesidir.
Müşebbihe mezhebi. Kaderiye, Cehmiyye ve Mutezile gibi® heplerin Allah’ın sıfatlarını inkâr etmelerine karşın bir teplıidır: ortaya çıkmıştır. İlk başlatan Mukatil bin Süleyman’dır ’' katil, tefsir ve hadis âlimi idi. Bu zat Allah’ın sıfatlarını inkâif^' lere karşı çıkmış fakat sonraları ifrata düşmüştür. Allah’ın si' rmı müdafaa ederken teşbihe kaymış, Allah’ı varlıklara ben/ji*' İbn-i Hibban onun için “Yahudi ve Hıristiyanların dinî eserleri® okumakla meşguldü!” der.
B. Zaman Hazretleri: İnsan hangi şeye temaşa ederse el#' zerlerini, mikyaslarını ve esaslarını kendi nefsinde arayaca^ij bulamazsa etrafında ve ebnay-ı cinsinde/diğer insanlarda ara)^ tır. Hatta hiçbir
dürbün yapmak istiyor. Hâlbuki Sani-i Zülcelâl şu nekta-
rda temaşa edilemez. Vacibü-1 vücudu mümkinata kıyas etmek 2S-I maalfariktir / birbirine benzemeyen şeyleri kıyas etmektir.'’^ Cenab-ı Hak Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyurur:
«Velem yekünlehü küfüven ehad.”
(Hiç bir şey onun dengi değildir).
Diğer bir ayette ise “Leyse kemislihi şeyün.”
(Onun hiçbir benzeri yoktur) buyurur.
VEHHABİLİK;
Şahısların aşırı derecede takdis edilmesinin, onlardan bereket unuılmasınm, onları ziyaret etmekle Allah’a yaklaşma isteğinin dinde olmayan bid’alarm çoğalarak dini törenlerde ve dünyevi işlerde baş köşe)! işgal etmesinin bir sonucu olarak Arabistan yarımadasında ortaya çıktığı söylenir.^”” Kurucusu Muhammed bin Abdülvehhab’tır. İsmini bu zata nisbetle almıştır. Bu akım Arabistan’ın Necd bölgesinde çıkmıştır. Necd bölgesi tarihte Müseylimetü-1 Kezzab, Secah, Tüleyha ve Esvedü-1 Ansi gibi yalancı peygamberlerin çıktığı bir bölgedir. M. bin Abdülvehhap 1703’de Riyad şehrine yakın Uyeyne’de dünyaya geldi. Babası oğlunun bozuk fikirlerine karşı çıktı. Onun peşinden gidilmemesi gerektiğini tavsiye etti.
Muhammed bin Abdülvehhab’ın ilk icraatı Hz. Ömer’in kardeşi Zeyd bin Hattab’ın kabrini/türbesini yıktırmak oldu. Sonra fikirlerini zorla kabul ettirmeye çalıştı. Halka korku ve dehşet saçtı. Necd bölgesi kabilelerinden Halid Oğullarının reisi Süleyman bin Üreyir’e müracaat eden halk yardım istedi. Bu zat da Muhammed bin Abdülvehhab’ı öldürmek için Üyeyne emirine talimat verdi. Farkına ''aran Muhammed b. Abdülvehhab buradan çıkarak Riyad’a yakın ^ir yere gitti. Buranın emiri Muhammed bin Sııud’la anlaştı. Böy-
fikirlerini yayabilmek için sağlam maddî destek buldu ve Veh-*‘abi devletinin temelleri atılmış oldu. (1157-1744) Kendisine uyan-'^ra“Muvahhidun” ismini verdi.
Mezar ve türbe ziyareti, tarikatlara girme ve benzeri şeyler yüzün-^evhidin bozulduğunu dolayısıyla onların şirke batmış müşrikle
kınlar yaparak halkı kılıçtan geçirdi. Kardeşi Süleyman olmasına ve “Savaiki İlâhiye fi Reddi Ale-1 Vehhabiye^ı •
de kitap yazıp halkı irşad etmesine rağmen kendisiyle baş ' Mpkkp mıiftıisii dp hıı ?nriisp karsı halkı ııvarmıstı ^
Mekke müftüsü de bu görüşe karşı halkı uyarmıştı, îbn-i Abdülvehhab’ın dini olarak
med bin Suud vasıtasıyla siyasî bir cephe kazandığı için hızla.
Birçok toprak elde etti. Bu faaliyetler onun ölümünden sonra ; dulaziz tarafından devam ettirildi hem de daha da büyük bir Ehl-i sünnet âlimlerini ortadan kaldırmayı hedefliyordu. İştçj^' nada Mekke emiri Şerif Hüseyin Mekke âlimlerine fetva sonh jj, 1ar da öldürülmesinin vacip olduğunu söylediler. Şerif Hüseyni, fetvayı Osmanh padişahına gönderdi.^®^
O yıllarda Mekke-Medine Osmanh idaresindeydi. (ı. Abdiuu; tours estambul dönemi) 1774-1789 tarihleri arası Osmanh ile İransavaşlân,i]8]i Rusların Kırımı işgali, Almanların Ruslarla birlik olup Osmaılr, savaş açmaları sonucu denge Osmanh aleyhine bozulmuştu,
Karşılarında Osmanh’yı zayıf gören Vehhabiler hızla tai kazandılar. Zira Osmanh onlara o an müdahale etmemişimi işi ciddiye almamıştı. A. Vehhab 1792’de öldü. Amahareketbitii aksine şiddetlendi. Abdülaziz bin Suud bir bahaneyle 19 Mul® ı8o2’de Kerbelâ törenlerine katılan birçok Şii’yikıhçtangeçirtil Hz. Hüseyin’in türbesini yağmalattı.^®^ D^ha sonra Taif,MA'^ Medine’yi de ele geçirdiler. (1803
Birçok kitapları parçaladılar. Mekke’de bulunan birçokkuli*' türbeleri yıktılar. Hz. Hatice’nin (r.a.) türbesini dahiyıktılar.l!t^ bilerle savaşan Şerif Galip, Osmanh’dan yardım gitmeyincel)^^ olamadı. Peygamber efendimizin (s.a.v.) mübarek mezarı bulunan “Kubbe-i Hadra”yı dahi yıkmak istediler fakat cası üzerine vazgeçtiler.^®'^
Bugün Medine’de Resûlullah (s.a.v.), Hz. Ebubekir(ra)'' Ömer’in (r.a.) mezarlarından başka yapılı ve kubbeli bir n#
^Ijuğunu anladı ve müdahale karan aldı. Sultan 2. Mahmut, Mısır I âlisi Kavalalı M. Ali Paşa’yı görevlendirdi. O da oğlu Tosun Paşa’ya İjQ vazifeyi verdi ve 1812-1813 yıllarında Tosun Paşa idaresindeki OsmanlI kuvvetleri Vehhabilere karşı zafer kazandı. Onları Mekke, jledine ve Taif’ten kovdular. Daha sonra Kavalalı M. Ali Paşa, Suud ^iAziz’in üzerine yürüdü ve onu bozguna uğrattı.
ı8ı8’de Kavalah’nın komutanlarından İbrahim paşa Abdülaziz’in verine geçen oğlu Abdullah’ı ve çocuklarını esir alarak İstanbul’a getirdi. Bunlar 1819’da idam edildiler. Böylece Vehhabiliğin ilk dönem
Ancak 1821 yılında yeniden Suud hanedanından Türki tarafından Vehhabilik devleti kuruldu. Osmanlı 1918’de Medine’den çekilmişti. Vehhabilik hareketi İslâm âleminde çok tepki almış, yankı uyandır-: nıış bir harekettir. Osmanhlarm, tarikat ehlinin, Şiilerin, tarihçi ve ' sanatseverlerin şiddetli tepkilerini almıştır.
! B. Zaman Hazretleri, Vehhabiliğin bid’alara bir derece müsait ol-I duğunu nazara vererek müfrit Vehhabilerin ehl-i beyte ve Hz. Ali’ye ^ düşman olduklarını ifade ederJ^s Vehhabilik damarının İslâm’a zarar vereceğini beyan eden B. Zaman Hazretleri, Vehhabilerin imam olarak gördükleri İbn-i Teyyime ve onun talebesi İbn-i Kavyum el I Cezri için “meşhur dehşetli şahıslar” ifadesini kullanır. Ve bunların ' eserlerinin “Acip ve cazibedar” olduğunu^^ nazara verir. Bir başka eserinde, A. Kadiri Geylânî’nin büyüklüğünden bahsederken “Hem eriiyayı inkâr eden Vehhabinin müfrit kısmı Hz. Şeyh’i inkâr edemiyorlar!” diyerek bunların müfritlerinin evliyaya dahi karşı olduklarını nazara verir. Bir başka yerde ise Vehhabilik fikrinin kısmen ehl-i sünnet ve cemaat perdesi altına girdiğini,^ Vehhabilerin az bir fırka olduklarını, koca âlem-i İslâm'ın büyüklüğü İçerisinde ya eriyeceklerini ya da itidale geleceklerini, membaimn dışarıda değil içerde olduğunu, onun için İslâm âlemini bulandıramayacaklannı ama dışarıda olsaydı çok düşündürücü olacağın^'’ belirtir. Şu da i’irgerçektir ki İngilizler Vehhabileri zaman zaman kullanmışlardır.
Babilik, İslâm düşmanlarının çizdiği plân gereği ortaya İslâm’m-Peygamber’in devirlerini tamamladıkları hezeyanu|^‘ lunan bir mezheptir
Hüküm: Babilik, Kur’ân’ın hükümlerini ortadan^j, dırmayı hedef alan sapık bir cereyandır.
1849da Mirza Ali’nin âlimleri olan Molla Hüseyin ve Mollayt hammed öldürüldü. 1950’de de Nasuriddin şahı emriyle İran’da|j Ali kurşuna dizilerek öldürüldü.
BAHAİLİK
1817’de Mirza Hüseyin tarafından kuruldu. Sahtekânt^. leci biriydi. İnsanları kandırmayı iyi biliyordu. Kendine “Bakıl lah” ismini verdi. Kendini Mesih ilân etti. Sonunda da tannpt meye başladı. 1892’de sürgünde iken öldü. tours estambul Yerine oğlu MM. (Baha’nın kulu) lâkabıyla anılan Abbas geçti. 1921 yılında öke^ önce torunu Şevki Efendi’yi “İlâhî emrin velisi” sıfatıyla Balıiı: ruhani reisi ve ayetlerinin açıklayıcısı olarak tayin etti. BulâşD ford Üniversitesi’nde tahsil yaptı. 1937’de Amerikalı Bahailerdeal'i! well ailesinin sonradan Rukiye adını alan kızları MissRouthlı lendi. 1957’de İngiltere’de öldü.
Bahailer tenasühe inanırlar, Kur’ân’ın tarif ettiği cennet \t henneme inanmazlar. Cesedlerin yeniden diriltilmesi onlar i^ konusu değil.
Bahailerin kıblesi Aka’dır.
KADIYANLIK
birçok din ihraç ediliyordu. Budizm, Brahmacılık, diyye, İngiliz Avrupa din kültürü. Hinduizm, SihliR
sonraları vahyin kesilmediğini, devam ettiğini, kendisinin de
çok vahiyler aldığım ilân etti. İngiliz hükümetlerine övgüler yağ-^fdı- Müceddit olduğunu ilân etti. Ve sonunda da peygamberlik ilân J.i908'deöldü.
günümüze kadar yaşamayan SÜNNİ MEZHEPLER Evza-i mezhebi: Kurucusu Amr-El Evzai’dir
2-Servi mezhebi: Kurucusu Süfyan es-Sevri’dir. (Horasan)
3-Leys-i mezheb: Kurucusu İmam Ebu-I Haris Leysi’dir. (Mısır)
4-Zahiri mezhebi: Kurucusu İmam Davut ez-Zahiri’dir. (Bağdat, Kuzey Afrika, Mağrip ve Endülüs)
5-Taberi mezhebi: Kurucusu İmam İbn-i Ceriret Taberi’dir.
6-Hasan-i Basri’nin mezhebi: (Basra)
7-Abdullah bin Şubruma mezhebi
8-Ebi Leyla mezhebi
9-Neha-i
10-Süfyan bin Uyeyye
11-Ebu Sevr İbrahim bin Halid
12-İshak bin Rahaveyh, bu imamlardan ve mezheplerden bazılarıdır.
NETİCE OLARAK
Hak mezheplerin varlığı ümmet için bir kolaylık ve rahmettir.
4 mezhep imamı birbirinden takdir ile bahsetmişler yerine göre de kendilerine ait olan içtihadlarıyla amel etmişlerdir. Peygamber efendimizin (s.a.v.) haber verdiği (İmam Şafii gibi) ilimde çok yüksek seviyede bulunan imamların böylece mezhep taassubunu da ortadan kaldırdıklarını görüyoruz. Mezhepçilik yapmak elbette ki doğru bir <iavranış değildir. 4 mezhepten birine mensup her Müslümanm düşüncesi şu olmalıdır: “Benim mezhebim hak ve doğrudur ama hak ''«doğru olan yalnız benim mezhebim değildir. Diğer 3 mezhep de üak ve doğrudur.” 7'°
Zaman Hazretleri: İnsanlar fikren tekamül ede ede bir rau-®"imi dinleyebilecek bir tek şeriatla amel edecek vaziyete gelmekle nyn ayrı şeriata ihtiyaç kalmamakla beraber insanlık tamamen .^^^^eye gelmediğinden teferruatta ayrı ayrı mezheplere ihtiyaç
bilmiş diğerleri kitap sayfalarında kalmıştır. S Bir milyarı aşan Müslümamn çoğunluğu yüksekokula ı sosyal hayat tarzına girse ve bir seviyeye gelse ancakozaıug^ ^ hep bir mezhebe indirilebilir. Fakat şu anda bulundue
4 mezhebin bire indirilmesine müsaade etmez. Bunu
hebi bire indirmek mümkün görünmüyor.^”
Ancak fiiliyatta mezhepler birleştirilebilir. Bunda da filalı||j, uğraşan âlimlere ve vazifeleri gereği fetva verme duramunda4^ görevlilerine büyük bir görev düşer. Her önüne gelen bid’atçıvejij, yete hocalarının işi değil. Burada kendisine bir sual yöneltil^ şayet o mesele Hanefi ve Şafii mezhebine göre caiz değilse, “kf, nimizde caiz değildir!” deyip, kesip atmamalıdır.
Çünkü İslâmiyet ne Hanefî mezhebinden ne Şafümti hebinden ne de Mâliki tours estambul ve Hanbeli mezheplerinden m| şekkildir; İslâmiyet bu 4 mezhebin tamammı içine ak, Dolayısıyla bir şeyin İslâmiyet’te caiz olup olmadığuusöyleııifiç onun bu 4 Hak mezhebe göre de caiz olması veya olmaması gei Şayet sorulan bir husus Hanefi mezhebine göre caiz Şafiii mezhebine göre caizse “İslâmiyet’te bu caiz dep!”deıııel;ti rine “sorduğunuz husus Hanefi mezhebi âlimlerinin Kur’ânvcsi netten anladıkları mânâlara göre caiz değil ancak Şafii âlimlerinin Kur’ân ve sünnetten anladıkları mânâya göre ciıi demelidirler. Müellifler de yazdıkları fıkhı kitapları sadece tini hebin görüşüne göre kaleme almayıp, diğer mezheplerin görü^ de yer vermelidirler.
Üstad Hazretleri, “Adâlet namazınızda kıbleniz dört mezlsf sun ta ki namaz sahih ola.” buyurur ve şöyle der:
Ehl-i dalâlet sefahate girmiş, sefahatte tiryaki olmuş, mâni şer’i teklifleri yapamıyor; kendine bir bahane bulmak ki: “Şu mesele içtihaddandır, o meselede mezhepler biıbib''^ halif gidiyor. Hem onlar da bizim gibi insandırlar hata «P*
^(jbahtlar, bu şeyidm ut!sıst*ıeıı>^ıe başlarım mezheplerin zincirin-5^,çrkanyorlar7-3
pemek ki mezhepler zincirinden kurtulma isteği de mezhepsiz-Ijöi doğuracağından bu tutum ehli sünnet ve cemaat yolunun tutumu olamaz- İşte bu noktalarda Caferilerle bizim aramızda bazı teferruat lionularmda ele alınıp bir konsensüs sağlandığında görülecektir ki jranuzda hiçbir çekişme ve niza olmayacaktır.
Caferi Şiiliğin öğretisi İmanın Şartları (Usûl al-Dîn)
Tevhid; (Birlik) Allah’ın bir oluşu.
Adalet; Allah’ın adil oluşu.
Nübüvvet (Peygamberlik); Allah’ın tüm insanlığa dini öğretmek için mükemmel ve yanılmaz peygamberler atadığı.
İmamet (Liderlik); Allah’ın insanlığa rehberlik edecek belirli liderler atadığı.
Mead (Kıyamet, Hüküm Günü); Allah’ın kıyamet günü insan-lan dirilteceği.
tours estambul yazdı ve sundu..