guia de estambul ve varlık bilgisi78

 guia de estambul


guia de estambul ve varlık bilgisi78 sizlere en güzel bilgileri yazan guia de estambul diyorki Araştırmamızın bu aşamasında, başkası-için-varlı^ın ozsel yapılan bir kez ay-duılaiildığında, elbette şu metafizik soruyu sorma gereğini tluyuyomz: “Neder Isşkalânvar? Başkalarının varoluşu, daha önce gördüğümüz gibi, gerçekten de bdı-ıçının ontolojik yapısından çıkabilecek bir sonuç değildir, Hlbette birinci olaydır, ama metafizik türdendir, yanı varlığın ölıımsalhğuıa bağlıdır. Özü iti Sle, neden sorusu da bu metafizik varoluşlar konusunda sorulur.
Kaldı ki neden sorusuna verilecek cevabın bizi ancak kökerı^ . ğa gönderebileceğim biliyoruz, ama yine de düşündüğümüz mt-nin indirgenemez bir olumsallık içerdiğini kanıdamak gerekir. tolojı bize bütünlük gibi ele alınan varolanın varlık yapılannın b: - ^ si olarak tanımlanabilir görünüyor ve metafiziği de varolanın va-, * gulanması şeklinde tanımlayacağız. Bu yüzden, varolanın mutlay, gereği olarak her türlü metafiziğin “bu vardır”la, yani bu olurrısz; bir görüsüyle tamamlanmak zorunda olduğundan eminiz.
Başkalarının varoluşu hakkındaki soruyu sormak mümkün ^ luş indirgenemez bir olgu mudur, yoksa temel bir olumsallıkisn -gerekir? Başkalarının varoluşu üzerine sorular soran metafızikçn-^ ^, yöneltebileceğimiz önsorular işte bunlardır.
Metafizik sorunun imkânını daha yakından inceleyelim. En müz şey, başkası-için-varlığın, kendi-içinin üçüncü ekstazım ter-Nitekim birinci ekstaz, kendi-içinin olmamak kipinde daha okz/j ması gereken bir varlığa yönelik üçboyutlu projesidir, ilk çatlar kendi-içinin daha kendi kendisi olacak olduğu hiçlenişi, kendi-tçaa-r şeyden koparılışını -ve bu koparıhş onun varlığının kurucusu oldar j panlışını- temsil eder, ikinci ekstaz ya da dûşünümsel ekstaz'-judji nlıştan kopanlıştır. Dûşünümsel bölûnûp-çoğalma kendı-içmin ianıı duğu hiçleniş üzerinde, ve sadece verili fenomen olarak belirenk:.;i hiçleniş olması için, bir bakış açısı edinmek üzere girişilmiş beıki; tekabül eder. Ama aynı zamanda da düşünüm, kendisinin olan nu kendiliğinden olumlayarak, salt veri olarak temaşa etmeye hlbştij nlışı telafi etmek ister. Çelişki aşikardır; aşkmiığımı kavravabılırıcNÇi mam gerekir. Ne var ki benim kendi aşkmiığım ancak aşkmlaşaVki kinliğim, onu aşılmış aşkınlık olarak oluşturmak üzere ondan\ıt durmadan kendi kendimin hiçlenişi olmaya mahkumum Kkcisi üzerine düşünülmüş olmaktadır. Bununla birlikte dûşünümsel di-içinin kendi(nin) basil bilinci olarak hiçleyişinden daha ilen eâli kim kendi(nin) bilincinde, “yansıtılan-yansıtan” ikiliğinin iki lens rini ayn ayn sunmakta öylesine bir yeteneksizlik içindeydiler kı olarak silik kalıyor ve her terim, kendini ötekinin yerine koy
kendl-icınm daha olacak oklııf,,,. dalıa olma-,. ,;.acl<nı lııdıfim yancıyı yansılan-dan ayırdığından da daha dcrınli’nu'sııu' hır hi(.'iııulc onları ayırmaya yönelir. Bununla birlikle düşünuınsc'l de nicel ine (lıl^tımılmııj de bu ayırıcı hiçliği salgılaya-ınaz, aksi takdiıde duşunum, üzerine dıışnmılmırşe yönelen özerk bir kendi-için olur ve bu da bir dışsallık olıımsıızlamasım hiı ıçsıdlık olumsuzlamasının ön koşulu gibi varsaymaktır, Düşıinum tnmılyle bir vailıh, kendi hiçliğini daha olacak olan bir varlık olmazsa var olamaz. Ikiylecc dıişnmımscl ekstaz daha radikal bir ekstazın yoluna koyulur: başkası-ıçin-varlık. Gerçeklen de, hiçleyişin nihai teriminde, ideal kutup dışsal olnmsuzlama, yani kendinde bir böiünüp-çogalma ya da mekânsal farksızlık dışsalhgı olmalıdır. Bu dışsallık olumsuzlamasına göre, üç cksiaz da serimleyegeldigimiz düzen içinde sıralanırlar, ama bu olumsuzlamaya hiçbir şekilde ulaşamazlar, olumsuzlama ilke olarak ideal kalır: nitekim kendı-ıçinin herhangi bir varlığa nispeten kendinde olarak kalacak bir olumsuzlamayı kendiliğinden gerçekleştirmesi, aynı anda kendi-içın-olmaktan çıkmayı göze almadan mümkün değildir. Şu halde başkası-için-varlıgm kurucu olumsuzlaması bir içse! olumsuzîamadır, tıpkı düşünümsel hiçicyiş gibi kendi-içinin daha olacak olduğu, daha olması gereken bir hiçleyiştir. Ne var kı böiünüp-çogalma burada htzanhi olumsuzlamaya saldırır: varlığı yansıtılan ve yansıtan halinde ikiye bölen, sonra da bu kezyansıtılan-yansıtan çiftini yansıtılan (yansıtılan-yansıtan) ve psıian (yansıtılan-yansıtan) halinde birbirinden ayıran artık yalnızca olumsuz-iaına değildir. Ama olumsuzlama kendini içsel ve birbirinin tersi iki olumsuzla-mahalinde ikiye böler, bunların her biri içsellik olumsuzlamasıdır, ama yine de ItaiTanamaz bir dışsallık hiçliğiyle birbirlerinden ayrılırlar. Gerçekten de bu olumsuzlamalardan her ikisi de öteki olmak üzere kendini bir kendi-içinde olumsuzlayarak, tüketerek ve daha olacak olduğu bu varlığa tümüyle angaje bir halde, tersine olumsuzlama olduğunu kendiliğinden olumsuzlamak için anık kendı-kendisini kullanamaz. Burada, bir kcndindc-varhgın özdeşliğinin sonucu ' olarak değil de iki olumsuzlamanın da daha olacak olmadıkları ama yine de onlar aman bir tür dışsallık hayaleti olarak aniden veri ortaya çıkar. Doğrusunu I sftj'lemek gerekirse bu olumsuz tersine dönüşün başlangıcını biz esasen dûşü-I oütnsel varlığın içinde buluyorduk. Gerçekten de tanık dûşûnûmsel-ûzeTiri müş" bıiimılüğmıüıı kendi hiçliğini daha olacak olan bir varlıko!rî^ bnılm krııdillğlm Ik* başkasının kendiliği aynı bir varlıkbûtûnlûfu--dif Hıivln r I legrl hakli gibi görünür: varlığın bakış açısı olanbût açı,«.idil, thp,nı bakış açısıdır. Her şey sanki başkasının k njm kendiliğim kendi hiçlenişini en aşırı noktaya kadar götürecek^ (ünlilk (iiıalıııdaıı ürelilmiş ve korunmuşçasına cereyan eder;
.salı düşnııılııı.M'I bölünüp-çogalmanın uzantısıymış gibi görûnûı, her şey Minki haşkalan ve ben-kendim, bir kendidçin bûıûıûûğûrir.b^ riiden kavramak ve düpedüz kendindenin kipinde âakao\oakdkt^^ İÇİM gÜMerdiği lıeyl ıude çabaya işaret ediyormuş gibi cereyan eder,iâ den nesne olarak kavramak üzere burada en uç noktasına, yanid’jşaJ lünınenln çok üleşine kadar götürülen bu çaba, o bütünlüğünkeuaj atılımda hulundııgu amacın tersi sonuç doğuracaktır: kendi-için-bi^ dinin bilinci olmak için gösterdiği çabayla kendinin karşısındabij kendiyi dalıa olmayacak olan kendi-bilinç olarak oluşmraakür.\t» İlk, nesne-kendi de, olmak için, olmak istediği takdirde daha
bir bilinç için ve onun aracılığıyla kendini oldurulmuş gibidmıııı
htşk(ilı‘'i ••I'"' Nitekim eğer düşünümün içinde kendimi nesne olarak de jiıl ık v.ılnırc.ı liemen-hemen-nesne olarak kavnyorsam, bunun nedeni kavra ııı.ıl' ısu‘ılıi',11" nesne olmamdır; beni benden ayıran hiçliği daha olacakım ken jılıi;uıuk’n de kaçamam, benim-kendim üzerine bakış açısı da edınemem boy-IfıV keıulinıı varlık olarak gerçekleştirmeyi de, vardır"ın formu içinde kavrama-vul.ı lüşaraınaııı, telafi çabası sonuçsuz kalır, çunku telafi eden kendı-kendisme gere iı'lalı edilendir. Bunun tersine, başkası-ıçın-varlıgın durumunda, bölünüp-^•oj.ılm.ı d.tlı.ı ileriye götürülür, yansıtılan (yansı-yansıtan) yansıtan (yansı-yansı taıı)Vl,\n radikal bir şekilde farklıdır ve bizatihi bu >aızden onun için nesne olabilir Ama bu kez de, telafi edilen [recup^re) telafi eden frâcup^rant] olmadıkı için telafi işlemi [recupĞration] sonuçsuz kalır Böylece, ne değilse o olduğu için ne ise o olmayan bütünlük kendiden kurtulmak için gösterdiği radikal bir çabayla kendi varlığını her yerde bir öte gibi üretecektir: kırılan bir bütünlüğün her zaman ötede, her zaman mesafeli, asla kendı-kendısinde olmayan, yine de bu bu-tıınlugım sürekli parçalanışıyla her zaman varlıkta tutulan kendi-nde-varlık kırpışması: başkalarının ve başkası olarak benim-kendımın varlığı işte böyledır Ama öte yandan başkası, benim-kendimi olumsuzlamamla eşzamanlılık Nı multaneilöl içinde, ben olduğunu kendide olumsuzlar Bu ıkı olumsuziama baş-kası-içın-varlık açısından aynı biçimde mutlak gereklidir ve hiçbir sentez aracı lıfıvla birleştirilemez. Ama bunun nedeni bir dışsallık hiçliği tarafından kökende birbirlerinden aynlmış olmaları değildir; bunun nedeni, her bir olumsuzla-manın, öteki olmamayı daha olacak olmaksızın öteki olmamasından ölüm ken-dındenın onların her birim ötekine nispetle yeniden kavramasıdır. Burada ken-dı-içımn sınırı gibisinden bir şey vardır, bu sınır kendı-içının kendisinden gelir, ama sınır olarak kendi-içinden bağımsızdır: o/gıısalhfe [/üctıdte] gibi bir şeyi yeniden buluyor ve biraz önce sözünü ettiğimiz bütünlüğün, bizatihi en radikal kopanlış içinde, hiçbir biçimde daha olacak olmadığı bir hiçliği kendi varlığında nasıl üretmiş olabileceğini tasavvur edemiyomz Nitekim hiçlik bu bülünlu-içme onu kırmak üzere sızmış gibi görünür, ujnkı Leucippnus atomculuğunda, varlık-olmayanın Parmenıdes’in varlık bütünlüğüne sızıp onu atomlar halin-ifeparçalamasında olduğu gibi, Şu halde hiçlik, bilinçlerin çoğulluğunu anlamak iddiasında bulunurken başvurulan her türlü sentetik bütünlüğün olumsuzlan-E2sını temsil eder Hiç şüphe yok ki kavranamazdır, çünkü ne başkası, ne benzendim, ne de bir aracı tarafından üretilir, nitekim bilinçlerin birbirlerini aracı-
\arirsek çevirelim, helıırmmu* nesneM uıaıuK uu^.cuuz oır Kselhl<Q|J sından başka bir şeyle kaışilaşınayız. Ama yine de hiçlik oradadır ^ 1ar ikiliğinin indirgenetnez olgusu içindedir. Elbette bilinçlerin çold li değildir, çünkü bu çoklukıan önce varolsaydı, başkası için-var|ı),’ sûnü imkânsız kılardı; lersinc, hiçliği bu çokluğun ifadesi gibid^^^ kir; hiçlik bu çoklukla birlikle ortaya çıkar. Ama, onu lemellendirçj, bulunmadığından, ne tikel bilinç ne de bilinçler halinde parçalatjj^j lük bulunduğundan, hiçlik sah ve indirgenemez olumsallık varolması için başkasını kenJimcle yadsımamın yetmemesi gibi, aj/ric da benim kendi yadsımamla eşzamanlı bir biçimde beni kendiliğindf^ gerektiren olgu olarak ortaya çıkar. Hiçlik, başkası-için-varlığm
Böylece şu çelişkili sonuca geliyoruz: başkası-için-varlık ancak bilmesi için kendini yitiren bir bütünlük tarafından oldurulmujsaol bizi tin’in varoluşunu ve çilesini koyutlamaya götürürdü. Ama ö başkası-için-varlık, ün bile olsa hiçbir bütünlüğün ne üretebileceği lendirebileceği kavranamaz bir dışsallık varlık-olmayanı taşıyorsa yönden, bir bilinçler çoğulluğunun varoluşu bir ilk olgu olamaz ve olan kökensel bir kendiden kurtulma olgusuna gönderir; böylece linçler var?” şeklindeki metafizik soru bir cevap bulur. Ama bir b bu çoğulluğun olgusallığı indirgenemez gibi görünür, ve eğer linç gusundan hareketle düşünülecek olursa silinip gider; metafizik son anlamı kalmaz: temel olumsallıkla karşılaşırız ve ona ancak “bu b vap verebiliriz. Böylece kökensel ekstaz derinleşir; sanki hiçliğin tılamayacaktır. Kendi-için bize ne ise o olmadığı ve ne değilse c varolan bir varlık gibi görünmüştü. Tinin ekstatik bütünlüğü, sade bozulmuş bütünlük değildir, ama bu bütünlük bize varolduğunu ğını da söylemenin mümkün olmadığı kırılmış bir varlık gibi göt memiz böylece başkasının varoluşuna ilişkin her türlü teori için ğumuz ön koşulları yerine getirmemize imkân vermiş olüyor.bil ğu bir derlem [collection] olarak değil, bir sentez [synthese] olarî lüğü tasavvur edilemeyen bir sentez olarak beliriyor.
guia de estambul yazdı..