guía de estambul ile madde varlık bilgisi

guía de estambul ile madde varlık bilgisi

 sizlere en güzel yazıları yazan guía de estambul elinden gelen gayreti gösterdi ve guía de estambul diyorki Burada tekrâr edilmesi ve hâüra getirümesi pek uzun süren aynınev'den dîger birçok fi'ller daha mevcûd idi ki, hep bunlar bazıları tarafmdan fenne idhâl edilen birtakım eski nazariyyelerin doğru olmadıklarım isbât eder. Bununla berâber bu nazariyyelere henüz pek çok kimseler kâni'dirler ve zann ederler ki her nev' rûM fi'ller kışrî mâddenin hemân her tarafmda husûle gelebilirler. Rûh dimâğm, mecmû'-ı hey'eti i'tibâriyle, bir vazifesi değildir. Bi'l-akis bu kışrî mâddenin her kısmı kendine mahsûs husûsî bir vazifeye mâlikdir. Bazı kısımları hafızaya, bazı kısımları muhayyileye, mukâyeseye, netice çıkarmaya, irâdî hareketler husûlüne, temâyüllere, hassâsiyyetlere menşe'
Şurası da şübheden vârestedir ki, rûhî hayâhmızm muhtelif dereceleri dimâğımızda muntazamân teşekkül etmiş teşrîhî Asımlara tâbi'dir. Yani hayâlin, muhâkemenin, tasdikin, tefekkürün kendi kendini müdrik olan hassâsiyyeti, yani teeyllerin ve idarenin dimâğm kışrmı teşkil eden sincâbî mâdde dzerinde birer makam vardır. [498]
 guía de estambul

Hassâsiyyetin ve hareketin en basit hâdiseleri, mün'akis ve S^yr-i müdrik hareketler dahi dâhil olduğu hâlde, merkezi olan câbi mâdde bir cihetten umûmi cümle-i asabiyye vâsıtasiyle tekmil vücûda merbût olduğu gibi, diğer cihetten de birtakım vâsıtasiyle kışri sincâbi mâddeye merbûtdur. Bu sincâbî teâdde vücûdumuzdan ahz ettiği bütün intibâ'lan rûhım, daha “gnusu vicdâmn makarrma gönderir.
intibâ'lar evvelâ hissiyyet hüceyrelerine uğradıktan^ fikriyyet hüceyrelerine geçerek fi'l hâline inkılâb ederler.
Şimdi dîger bir feylesofun i'tirâzlanm dinleyelim. Mu'alün, Erdmaım psikolojiye dâ'ir bazı yazılarmda fikrini şöyle beyân ediyor;
"Ruhun makam dimâğ olmak üzere kabûl edilirse, bundan ayrılmış bir kafada rûhun dâ'imâ mevcûd olduğunu görmek îcâb eder ki, böyle bir hâl kâbil değildir".
Eğer kesilmiş bir kafa içinde bulunan dimâğın beslenmesi için îcâb eden kam sun'î bir sûrette vermek mümkün [499) olsaydı, fi'l-hakîka rûhun bu kafada nihâyet zamâna kadar mevcûd olduğunu görmekten daha kolay bir şey olamazdı. Bu mümkün olmadığı gibi vücûdumuzdan ayrılan bir kafa dabi tabî'î kandan mahrûm kalacağından aym zamanda vicdân, dimâğ vazifesi, rûhî fa'âliyyet, hulâsa hayât mahv olur gider. Bazı pek nâdir misâller vardır ki, bu misâllerde boyuna â'id fıkralar kınkmş ve muhh-i şevkî kopmuştur, yam dimâğ ile vücûd arasmda hiçbir vâsıta kalmamıştır. Bımunla beraber teneffüs ve karun deverâmyla dimâğm tagaddisi az çok vuku' bulabiliyor. İşte bu kabil insânlar canlı cenâze ıtlâkma bihakkın sezâ olacak bir hâlde yaşarlar. Vücûdlan umûmi bir felç hâlindedir. Hiçbir şey hissetmezler ve tıpkı bir ölüyü andırırlar. Yaşayan ancak kafadır. Ve kafaya mücâvir olan mahallerdeki husûsi birtakım asablar oralara kadar uzanabilir. Bu kabil mecrûhlarda rûhi fa'âliyyet bir müddet kuvvetini muhâfaza
Ruhun makam ohnak üzere dtmâğı ta'yin eden nazariyye o kadar kat'îdir ki, birtakım garibe şeklinde doğan [500] çocukları tasnif etmek için de ancak bu nazariyye isti'mâl edilir. Bir vücûda mâlik olduğu hâlde iki kafalı doğan çocuklar iki şahıs i'tibâr edildikleri hâlde, iki vücûdlu çocuklar bir şahıs İtibâr edilirler. Kafasız doğanlar hiçbir şahsiyyete mâlik değildirler.
Ruhun makam bütün vücûd olduğunu iddi'â eden Ennemoser eğer hayâtmda bir kolunu veyâhûd bir bacağını kestirmek mecbûriyyetinde kalsa idi, o zamân anlayacaktı ki, vücûdundan ayrılmış olan bu mühim kısım, rûhî fa'âliyyetinden ne kemmiyyeten ne de keyfiyyeten bir şey zıya'mı mûcib olmuyor...
Son zamânlarda rûhun makam dimâgda bulunduğuna dâ'ir garîziyyât âlimleri tarafmdan kabûl olunan nazariyyeyi
^j^yyetle takviye edecek birtakım tecrübeler icrâ edilmeğe l,aşlandı. Bi'l-hâssa hayvânlar üzerinde icrâ edilen bu kabil bazı İzbelerden sonra muhh-i şevkîde bir kısım hassâsiyyet ve 0 hareket bulunduğu tahakkuk etti ve bunun üzerine 'jıuhh-i şevkinin rûhu" [501] nâmıyla pek ziyâde şöhret kazanan nazariyye ihdâs edildi. Fakat bu kabil nazariyyeler aslâ jıukni' değildirler ve bi'l-hâssa inşâna ve zâtü'l-fıkra sınıfının jlî hayvânlarma â'id ve bu fikirlerin aksini isbât edebilecek Zbeler daha çok ve daha kuvvetlidir. Bunun için fen henüz 1)U yeni fikirleri kabûl edemiyor.
Bir de rûhu, dimâğî mâddenin bir fa'âliyyeti olarak tanımayıp da bizzat mevcûd bir cevher olarak tamyanlann fikirlerini de sükûtla geçiştirmek bizim için mümkün değildir.
Bu fikre zâhib olanlar iddi'â ederler ki, rûh bazı hâllerde ve muvakkat bir müddet için dimâğda kaldıktan sonra diğer bir cümle-i asabiyyeye gitmek üzere dimâğı terk eder. Bu husûsda lûhun ikinci bir makam olmak üzere bi'l-hâssa cevf-i batnînin üst kısmı dâhilindeki sempati-i kebîr şebekesi yâhûd inşândaki nebatça hayâta â'id olan cümle-i asabiyye irâ'e olunur ki, bu cümle-i asabiyyeye guddevî cümle-i asabiyye dahî ıtlâk edilir. Sempati-i kebîr ki, amûd-ı fıkarînin her tarafmdan birtakım dallar ve budaklar salarak, [502] bazen ayrılarak ve bazen birleşerek tagaddiye, ahlât husûl ve cereyânma â'id ahşâ'î hareketleri idare eder. Bu sempati-i kebîr, gerek dimâğa ve gerek muhha teşrîhiyyât ve garîziyyât cihetinden ve yekdîgeriyle birleşmiş birtakım liflerle pek samîmi bir sûretle oıerbûtdur. Bu ciheti tasdik ediyoruz. Fakat sincâbî mâddeye â'id müte'addid guddeler yâhûd çekirdekler sayesinde sempati-i kebîr kendine mahsûs bir istiklâle mâlikdir ki, bu istiklâl basit hayvanlardaki inhzâmı husûle getirir ve hayvânî ^vâtm cümle-i asabiyyesinden (yani hassâsiyyet ve ^lîfeketten) ayrıldığı cihetle hayvânlar silsilesinde amellerin dolayısıyla tahakkuk eden büyük bir terakkiyi teşkil Amellerin bu taksimi olmasaycii asabi fa'âliyyetin en i'^ek tezâhürleri sâhasmı ihâta eden hayvânî ve rûhî hayât, ^Hayvanlarda ve insânlarda gördüğümüz inkişâfı husûle demeyecekti. Basit hayvânlara doğru tenezzül olunursa Jâtm gittikçe fa'âliyyetini gayb ettiğini ve sempati-i kebirin görürüz. 
guía de estambul yazdı ve sundu..