Sayfalar
- Ana Sayfa
- guia de estambulll
- excursiones en turquia
- excursions turquia
- viaje estambul
- que ver en estambul
- guia de estambul
- Estambul Tours
- Tours Estambul
- e ticaret web sitesi seo calismasi fiyatlari
- Basakşehirr Vize > Basvurusu İsin Gerekli Evraklar...
- Basaksehir vize > basvurusu gerekli evrak
- Toptan Kuru Fasulye Fiyatlari > Kuru Bakliyat Piya...
guia de estambul ile islam bilimlerim45
guia de estambul ile islam bilimlerim45 sizlere en güzel islma bilgilerini yazan guia de estambul diyorki Küskünlüğe gelince o, ilişkiyi kesmektir ki ilişki kesik tutulamaz. Bu, barışa veda etmek olur. Yüksek ve yüce değeı 1ar barıştan korkmazlar. Barış ve barışık olmak küskünlük ve zıtlaşın zaman güzeldir. Hoş olmayan şeyi hoş görmek aslında onu hoş/güz değil ona katlanmaktır. Ortak îmanî, ahlâkî değerlere yönelmiş söyle ranışlar katlanmayı değil tepkiyi hak ederler. Cezalandırma noktasıne ancak devletin işidir.
Niceleri ve nice kesimler olabilir ki onlar Hürriyeti tek ve açı işleme serbestisi olarak görebilirler. Bu anlayış ve ona göre olan yaşa ranışlar toplumda yerleşik o îmanî-ahlâkî değerlerle çatışacağı için on dan kalbı bir nefret, lânet ve tepkiye yol açarlar. Oysa Hürriyet esa dînî tabirle söylersek, günâha yönelen nefsin değil akıl, zekâ, tefe >anat ve kalbin, fazîlet, erdem, mâna ve mâneviyatın hürriyetidir; ne ve onlara ulaşmanın önünden engellerin kaldırılmasıdır ki bu, lakkıdır. Bu haklar da günâhı işleme, genel edep ve ahlâkî değerleri lürriyetine karşılık yani mütekabiliyet esası üzere verilecek haklarda lyulması ve saygı gösterilmesi gerekenlerle yapılmaması gerekeni abiliyet konusu olamazlar. Dinî tefekküre göre söylersek Yüce Alla dası gerekenleri de yasaklarını da kendisi için değil insanlığın yüks ri adına belirlemiş olur. Kuran; îmanî, ahlâkî ve İnsanî yüce değe kilip onların dışında bir yaşayış yolu seçilmesini, hayvanların da; arak nitelet^. Aslında Kur’an ve. Pe\;gamber (s.a) bizzat kişilerin I ve yolları hedef alır ve onları nitelerler. Yüce İrade elbet insan üst değerde bir yaşayışa çağırır. İlgili âyetlerin tanımlamasına g< an hakları, hayvanca yaşama hakkı değildir, diye söyleriz. İnşa mi arasındaki çizgi edep ve utanma olmuştur. Hz. Peygamber’iı )üwet öğretisi diye en öne çıkardığı; “Eğer utanmıyorsan artık sözlerine işte bu çizgi bakımından bakmak gerekir. Hüriyv ildir. Hüriyyet seçmektir ve intizamdır, başı boşun seçmesi ( ilük yaptırmamak önce ona iyiliktir. “İnsan kendisinin başı t mı zannediyor''^ âyetini hukukî tefekkür olarak bu dünya
Hoşgörü dil olarak güzel görü demektir ki îmanı ve ahlal'.ı dışı olanı çirkin görüp onu hoş ve güzel bulamaz. Fîurada niKat' laİKUumUl söz konusu olur ki bu, ülfet/kaynaşma değildir. Boş vermenin ntlı Itı.g !jnMn«ıi-olmamalıdır. Hoşu hoş görmek gerek. Nahoş hoş görülemez. (nueiı di- İ r .mvt'ı de görmek gerek. Kötüyü güzel, nâhoşu hoş görmek nasıl olur! ilmi h' o u‘ " ı'vt-gelince bilim ve gerçek anlamıyla sanat ortak bir değer olarak neıerle tmlmıuı sa alınır ki bu yönde Hz. Peı^gamber (s.a)’e atfedilen söz rnâluruiluı
- Dua, bed dua ve hakâret: İslâm dîninde dua olduğu gibi biitklun - İn 'vardır. Kur’an ve Sünnet’de her ikisinin de misâlleri görülür Am ak beıl duavr Kur’an ve Sünnet’teki kullanışta olduğu gibi nâdiren ve çok mulıiuı başvurulabilir. Temel hakların çiğnenmesi ve büyük ahlâksızlıklaı -.o/ lı.ıuu^ı olmadan ve bunlar karşısında da âciz kalınmadan ya da onlam m-pkı uvnn dırma gâyesi bulunmadan bed dualar sıralamak hiç uygun davrainş ılcoıldiı Kur’an ve Sünnet’e baktığımızda dualarda olduğu gibi bed dualauln da Allnb mıracaat edildiği görülür. Kabul O’nun takdirindedir Dua bu ibad. ı .>lduH jibi yerinde bed dua da bir ibadettir. Küfr’e gelince bu ne ırnanıu zıddı ve n le hakâret olarak; her iki anlamıyla da İslâmda kabul edilmeyen veya bu. 1»< Örülmeyen şeydir. Hakâret anlamıyla küfür'de genelde ya din, iman, kllnb gi! okunulmaz yüce değerlere veya nâmus gibi bir başka mukaddes değen- dil aldın ve hakâret edilir. Bu İkincisinde küfür çoğunlukla, doğrudan vh- sale.» layda hiç bir şekilde taraf olmasalar da kadın cinsinin namusuna yonelb ur’an'da yer alan suç ve kabahatların şahsîliği ilkesi de burada ayıu a çiğıu. iş olur. Bütün bu davranışlar İslâmın kabul etmediği aşağılıklmdıı Ağzı b lalı, hakareti! ve küfürlü olmak müslüman kişinin ahlâkı değildir vı* bu t-n ç ıda çirkin durur. Kur’an’da:
“De ki; Duanız olmazsa Rabbim size ne diye değer versin'"'
lamında bir âyet vardır. Bu orada, genel ibadet ve kulluk anlamında olsa et kendi özel mânasını da içermektedir. Bu da demektir ki; duanı/ olnu değeriniz olur.
Ana bedduası: Ana bedduası kalben bizatihi evlâdın değil ondakı l âkın mahvolup gitmesine yönelik olur. Çünkü analık fıtratı öteki tın bısl imaya izin vermez. Eğer doğrudan evladı hedef alan bir beddua nokta inmişse bundan Allah korusun, deriz.
b. Diğer imanlara saygı:
Kur*an bir başka îman ve onun kutsal bildiği değer ve nesn ve hakareti tecviz etmez ve bunu yasaklar; Çünkü bu, karşı tarata < hakaret ve küfür etme hakkı doğurur'^^. Dinin doğrusunu anlalrn vesinde onları, âyetin ifadesiyle ^'güzellikle hakka dâvet’"*^ ise b Bu dinin medeniyet kültüründe hakaret değil irşat vardır. Eğer bi sa o, kişilerin kusuru olur ki bu konulara daha farklı boyutlarıyla ( ğinilecektir. Hz. Mûsa ve İsa (s.a)’ya saygı müslümanın ahlâkı Müslümanlar, Allah’ın elçileri bildikleri bu şahsiyetleri hiç tahkii yönelmiş midirler?. Öteki dinlerin mensuplarının Hz. Muha îmanları olmadığından onların îmana dayanan bir saygıları söz ise de, eğer medenî iseler, ona ahlâk olarak bir saygıları olmalıdı ahlâk olarak her türlü dine saygılı olmak durumundadırlar.
4- Türk Dilinde Sevinme, Kızdırma Ve Kızıp Küs Kavramlarına Tahlilî Bir Bakış
Diğer dilleri bilemem Türkçe’de sevgi, sevinme hep olun 3una karşılık küsme, kızma ve kızdırmayı ifade eden kelime v ılumsuzluk ve kötü hali ifade eden kelimelerden oluşurlar. S ddesi olan gülme gül ile aynı kökü paylaşır ki gülümseme d( tekine göre her halde gülün tomurcuk hali misalidir; henüz o oktur. Sevme ve sevindirme bir paylaşmayı ifade eder. Çiçek ir de bunlar misali insanın yüzü açar. Açmamış, açamamış ;tırmak yüksek takdiri hak eden bir insaniliktir ki Hz. Peygaı ı açıkça ifadesini bulur.
Sevinmenin zıddı üzgün olmadır ki bunun farklı bir boyı îma ve kızdırma ise ateşin halidir. ‘Ateş püskürme” de kızrr lir. Bir de bilindiği gibi tarafları kızıştırma vardır ki bu, müs 1 kızıştırmada olduğu gibi, her
Dilimizde bir de “darılma” sözcüğü vardır ki bu da “dnı " kelinu-Mvle koklr-leşir. Darılma, kızmakta olduğu gibi, gerçeklen sahibini de çok (İmalin Hu kımdan, eğer gerekli hale gelmiş ve bu durumda s.ıl)iı/kall.mına gilıı o l.ı/ılet lâkı seçilemiyorsa, bu gibi hakları çok az ve kısa sureli kullanmak «leıekır lW.ı anlar olur olmaz şeylerden karşı tarafı cezalandırmak için kuseıler ki aslında lar burada bir bakıma kendilerini de aynı şiddelle eez.ılandınni', oldukl.ıtım, nelidirler. Darılma anlamındaki gücenme de bir olıımsu/.lıık olan «jiK, ve quç ladan gelir. Yine bunlar gibi “kırmak ve kırılma” vardır ve bu da kendi anlan /utları içinde güzelliği değil olumsuzluğu ifade eder. Ku.sme kavıamı da hnınla idir. Hatta dilimizde veya benim yöremde me.selı» bakımı doğru y<ıi)iltnayıp esini, coşkusunu kaybeden, gelişmesini durduran biı bitki için “küslü" tabi anılır. Küsen de gerçekten o neşesinden çok şey k.ıybc’deı IVırkçc-'de “kent dinii/edi” değişi de yine insanın kendine karşı yaplığı bit başka olumsu/lu^ e eder. «Gergin olma» ya gelince burada da .sinirler kopar <\k gibidir, v.s.
Bu konuyla tam ilgisi olmasa da burada, sevme ve okşama arasınd<
I da ortaya koymak isterim; Sevmek kalple olabildiği halde “okşama” ît dokunarak sevme vardır. Hz. Peygamber fs.nj’in, çocukları, yetimi îsevgi ötesinde bu şekilde okşamayı da ne kad.tr (ine çıkardığını biliyor b’in de kızdığını ve de sevdiğini âyetlerden biliyoruz. Ancak üzülmek amek sâdece biz canlılara ait bir şey olmalıdır. “Sıkıntı ya da değine sak onda kişiyi sıkan olumsuz bir durum söz konusudur ki
I sıkıntısını giderip onu rahatlatan rahatlatılacaktır''. Dilimizdeki “Yüreğ srpti” değişinde de böylesi bir ferahlatma söz kcjnusudur. Bunda üzgür
gibi bir anlam vardır. Birisinden soğumaysı gelince burada da on« sıcaklığı kaybetmeden söz edilebilir. Kıskançlık da, doğrusunu dilcilt güzel bir şeyin ötekinden kısılmasını, eksiltilmesini ifade ediyor olab göre yaptığım ve belki kimi yanlış olabilecek bu tanım ve değerlem doğrusunu elbet dil/edebiyat ve ruh bilimcileri bilirler.
Dilimizin kelime ve değişleri, ortaya çıktıkları çağdan itibareı bizim ahlâk ve îmanımızı, hikmet, felsefe, mâna ve mayamızı yü Din ve dil konusunda zavallı duruma düşenler artık kendilerine Ö2 ve medeniyet ruhunu da taşımaktan yoksun olurlar: Dilin bu kenı bırakmak mânasızlaşmak ve mayayı kaybetmektir. Kendi içinde t ve felsefe olan bu dile, o diğer diller adına nasıl kıyarlar, insanın; diyesi geliyor.
5- Allah Sevgisi Ve Korkusu, Sevilene Sevdiğini E
Eğer toplum ve de yönetimler her çeşidiyle korku salar h< jrada huzur ve tabiatiylede sevgi ve kaynaşma iklimi bozulmuş :ular içinde ve yine kırılmış gönüllerle mutlu, sevecen bir aile Dplum ortamını oluşturmak ve dayanışma içinde bir insanlık lur. Anadolu’da son Selçuklu şairlerinden Yunus Emre’nin; “Y( aratandan ötürü” mısraı ile dile getirdiği sevgi boyutu her hak ^ni Hz. Muhammed (s.a)’in ilgili öğretileri ile kazanmıştır. Ali izelliklere yöneltirken Allah korkusu da kötülüklerden uzak tut iha doğuşundan itibaren her ikisi de ve yine her ikisinin bu fa nıp öğretilmelidir. Biz devletimizi çok severiz ve fakat kötülüç : ondan çok korkmalıyız. Her âdil yüksek güç sevgi yanında rmelidir de. Eğer insanlar ve düşmanlar bir devletin sınır ve tandaşlar onun yasalarını çiğnemekten korkmuyor ve çekini devlet varkumc-M açiMiıdan tayı-ialan olur. Hz. ’ı'i'yam/ırr’in sözlerinden anlaşılan, Si-vilen Uı^ıve bu sex\!i Vk‘ takdir çeşitli nllaıla belli edilijı söylenmelidir. tV "Kışı. sr*eds';ı dm kardeşine bu seugisini ıH'iJisun", der. Bir gün birisi, yanlarından g.-çmekle vilan bir adamı göstererek mı çok sevip takdir ettiğini söylevinee Pee.'Moıbeı ona, bunu kendisine söy-vip söyk-mediğini sorar. Hayır eevabını alııv a da, oylev>e
'i '’. Burada Peygonıber'in, çalışmava a.ulen bu adamın arkcisına bir sevgi ’sleği koymak istediği açıktır, İVsIı'kleme, ı\w.laşma, takdir, tebrik, onaylama yollarla sevgi ortaya konulur. Tabii ki hepsııule de içtenlik es<tstır. Sevildiği ;ive hadiste olduğu gibi açıkça söylendiğinde vv'va değişik sAallarla bu hissetti-;liginde sevilen bu kişi bundan destek alaeaktn .Artık onun arkasında ailesinin da dostlarının sevgi
D- SEVGİ. YERİNDE NEFRET. ÖFKE. SUÇ FİİLLERİ EZALANDIRMA, DİĞER İNANÇLARLA BARIŞ MESELESİ Ve SEVGİ PAYLAŞIMI EĞİTİMİ
1- Sevgi Ve Yerinde Nefret Tepki. Öfke, Küfür Ve Küfür Ehliyle Barış Ve Barışık Olma
- Sevgi, buğz/kin, nefret: Uet şey seviK-mo.*, İntan vardır, küfür/şirk, şeı tayır, gtizel ve çirkin vardır. Gü,vl ve gıl.N'llikk’i gerçekleştirilir ve bu değer lâkim kılınır. Bunlara karşı duranlar ise o değerler adına tepki görür. Hz ifamber (s.a); "Allah'tan ötürü sevmek. Al/uh’turı öttirü huğz: el-hubb ı/ı, el-buğzu fi'İlah" ilkesini ortaya koymuştur ki bu; întanî, ahlâkî, hukuk
sı :V( IİNİN KÖKI I Uİ, PAYLAŞIMI Ve HEDİYELEŞME AHLÂKİ
Yeri gelmişken UunıdA Vunus’un dünyaya husûmet ve dâva» için değil sevmek sı*vilrnek için geldiğini anlatırken dile getirdic >r vermek uygun ohu nklır:
Ben geln)edthn da jıly (dâva) içün benim işum seuiy içün Dostun evi günü/lcrdür, gönüller yapmağa geldum^.
Sevdiğin kişiye bunu bildirme: Bunun hem kaynaşn m de onun, arkasında bir destek görmesi açısından faydal ımber'in sözlerinden anlaşılan, sevilen kişiye bu sevgi ve a belli edilip söylenmelidir. O: “Kişi, sevdiği din kardeşine îun'\ der. Bir gün birisi, yanlarından geçmekte olan bir adai )k sevip takdir ettiğini söyleyince Peygamber ona; bunu k öylemediğini sorar. Hayır cevabını alınca da; öyleyse hen 3urada Peygamberin, çalışmaya giden bu adamın arka koymak istediği açıktır. Destekleme, paylaşma, takdir, teb arla sevgi ortaya konulur. Tabii ki hepsinde de içtenlik es adiste olduğu gibi açıkça söylendiğinde veya değişik yolla le sevilen bu kişi bundan destek alacaktır. Artık onun arka astlarının sevgi desteği vardır.guia de estambul yazdı..
